28 Kasım 2009 Cumartesi

bekleyiş



bekleyişin karşılığı ölü zaman mıdır, yoksa arzu mu?
mimari etk düzelikte bir yarık açan bir beden var ufukta.
ve bekliyor, sessiz...

26 Kasım 2009 Perşembe

25 Kasım 2009 Çarşamba

yanlış gezegen bu

hayattan çektiğim acı kimseye anlatılamazdı.
ölme isteğimi söyledim, 3 kere sakince...
öldürülmüş spermler gibi tüketiyoruz hayatı ve onun tüm ihtimallerini.
ne kendimi ne de kimseyi sevmiyorum.
sadece ayrılmak istiyorum bu gezegenden.

20 Kasım 2009 Cuma

aslında yazmak istediği 1 şey yoktu..

hiçbir şeyin anlamı yokken, neden yaşadığımız sorusuna takıldık bu gün yine, Aras ile... ve sanırım tanrının bu travma ile hiç bir alakası yoktu, yine.

bir sürü hikaye anlatabilirdim, oysa... ki 1 sürü hikaye anlatmak istemiştim. günler geçiyordu ve biz zamana uzaktık sadece.

etin uçurum bilgisi-diye bir şeye mi takılmıştı insan türü, peki o zaman biz neden bu kadar uzaktık hiçe?
her şey vardı, her şey yoktu. sabah yaklaşıyordu kendince, biz üşüyorduk hücremizde.
ve sadece uyumak için dua ediyorduk, hiç'e.

aslında yazamanın bir anlamı yoktu, en az yaşamak kadar.
playlist döndü, ufuk çürüdü.

12 Kasım 2009 Perşembe

Lady Gaga Arayı Açıyor!!







Lady Gaga Arayı Açıyor
2009’un en ışıltılı olayı neydi diye sorsanız, kuşkusuz Lady Gaga’ydı- derim. Ancak şiddet uygulayarak ve imgeleri tüketerek haz alabilen bir uygarlığın sonucu bu patlama.

Lady bizdeki, içimizdeki şiddet isteğini en üst boyuta çıkarıyor. Onu tokatlamak, hatta kırbaçlamak istiyoruz. Çünkü o çirkinliğini, etselliğini simge yapacak kadar küstah.

Hepimiz onu ele geçirmek, etkisiz hale getirmek istiyoruz. Ama bir taraftan da Lady’nin esas bize neler yapabileceğini merak ediyoruz. Hiddetin haz beklentisine, öfkenin acıya her an dönüşebileceği etsel bir evren. Onu bir imge olarak tüketip mutlu oluyoruz.

İşte Lady Gaga’nın ışıltısının asıl parıltısı bu olsa gerek. 21. yüz yıl insanının imge tüketmeye aç gözleri önünde Gaga arayı açıyor.

3 Kasım 2009 Salı

Görülmez Barikatlar

(3 kişinin gözetiminde (can, oya, taylan taftaf), 10 kişinin tanıklığında Karga’da yazılmış otomatik şiirdir (dj set: bahadır dilbaz)20.10.09)

1
finale koşuyoruz aksak ayaklarımız frengili
ve kocaman hapislerimiz var
kayıp gecelerin hiç olmamış muştularında
Berlin’den kaçma kukla tiyatrosu
belirsizliğin aslı bir teras ev
boşluğa dolanıp hiç diye küflü 1 bahçeye
ve kaçarak köhne avlulardan
ki akar bunalır her bahar
ensest semptomların kaçık gecelerinde
ve sandalye ayakları sızlanıyor
ve dünyanın en büyük yalanı
burada söyleniyor: en sevdiğim göz şehla göz!

yazmamalı her sözü deftere
dile gelen sapıkların jazz esintileri var
ve ben burada değilim
aslında hiç olmadım.

2
insanlar sayıklıyordu: biz
eğlenirken yok hiç 1 cümle!
oysa biz asma dallardan yalnızlık
şurupları içtik renkleri pembeydi
ve kıvranarak her ölüşümüzde
bizden kaçan her cümle
cüzamlı ümitlerin saklandığı fenerdi
arzu yalan bir çöldü
yaban hayvanları boyuyordu ufku
ve bu kadar boş ve bu kadar anlamsız
ve bu kadar orospu çocuğu çikolata dağları
akışkan 1 geleceğin amansız boş yankıları

3
her şey olabilir ve bunun içmekle ilgisi yok
yıkımımı okumayı hak edecek hiç bir şey yapmadı
kabus dans ediyor, ritim yüksek
kayıp kaldırımlarda patlayan boynuz
matador sancılı bitmez yılan derisi
ve Max Ernst romanı kes-yapıştır gülüşleri
çivisi çıkmış ruhlara boşalan leopar sürüleri
ve kancık ve kancık heceler boyu hüzün
ölürken ben, keşke herkes gülümsemeseydi!
yalnızlık.