24 Şubat 2011 Perşembe
20 Şubat 2011 Pazar
sabah baskısı
zamanın kaçış çizgileri
zamanın kaçış çizgileri
kaçış çizgileri
çizgileri kaçış
kaçış!
yeni bir dünya ya da hiç olmamaya- dedi.
bilinmedik bir bitkiden galaktik organik tarım ve kişisel tarihlere, uzun bir iç yolculuk.
melankolik neşeler geçmişe dair inceliklere usulca su verirken, uzun parmaklı kadının dudak kenarında yeni bir sabah batıyordu.
az sonra terör başlayacaktı, ufka baktım, bilemedim...
14 Şubat 2011 Pazartesi
Dali/Sade
bazı şeyleri yanlış anlamak için, kötü niyet her zaman yeterlidir Aleko
9 Şubat 2011 Çarşamba
Prova- 01
D maddesi için yeşil reçete-belki de…
Uzun ara yürüdüm kıtalar, gökadalar boyu, yanlış.
Nefessiz bir kaç panayır vardı az ötelerde, bense sahte kimliğimden mahrur, deniz altı, deniz aşırı bir yaşamın tatbikatı.
Trapezci kızlar orada hiç yoktu, olanlar ise kendinden gaipti, her geceye…
Söyleyeceği söyledim ki son söz arsızca hakkımdır, 3. sandalyedeki hayaletin hakkı olarak
Gitti, gider, olmanın hesabından kaçan.
Zehri atıp kaçan, hiç olmayan…
-karşımda bir tane nesne oturuyor şimdi- dedi, oysa ben aynı şarkıyı 19 keredir dinliyordum, gece fazlaca kaçmıştı kahıra, sözcük çok, söylenecek cümle azdı sığınağa. Kaçırılmış anların görünmez iplikleri dolanmış, sıkar ha sıkar boynumuza.
Ve susuldu…
3 Şubat 2011 Perşembe
Ve Celladıma, 3 Demet Ökse Otu ile Koşarak Gittim!
9,70 ile bir eve dönüyorum
bir köşe boğaz gözüme diziliyor
Ve hunharca Turgut’un önünden geçiyorum
bazı sanrılar beni küçük bir kavmin lideri sanıyor
oysa masa yüklü, kalabalık, çok içilmiş besbelli
kimse kimsenin hesabını çekmeyecek
aslında kimse kimseyi çekemeyecek
hayatı olan varlıklar ve bir takım artık yokluklar
arasında uzun, kısa, köprülü bir koşu bu
köpeğinin kuyruğuna pantolonumun paçası ile değdiğim için
şüpheyle bakıyor ama gecikmiş bir kadın
kanı çekilmiş nefesinde gerektiğinde söylenmek üzere saklı birkaç tehdit
oysa istifa dilekçemi sundum ben en antetli kağıtlarla hayata
anlam yüklediğin her nesne dönüyorsa, seni tam da alnının orta yerinden vurmaya
hep çukura atmışsan oltanı ve geçmişse akım ile çengel böğrüne
böğrüne eksik bir Bristol türküsü bilem seni kurtaramaz.
(ve bitmedi sanırım)
birkaç tapınak gezdim, kendini yele vermiş dervişlerin
okunmuş ekmeklerini yüzüme sürdüm, hava çok soğuktu
bilemezsin tüm sokak kedileri acı haykırışlariylen kaçışıyorlardı hiçe, beyhude.
içim acıdı ve sadece kendi adlarını silen, üzerine başka adlar biçenlere
saygı duydum.
(ve ayak diriyordu bedenim, ruhuma)
sonsuzluğa karşı yek bir vakitte olduğumu düşündüm,
oysa solmamış başaklar vardı çölde, birkaç ameliyat masasında neşter
hala şahsıma vuruyordu, kutsal kadeh plastik bir bardaktan değildi
tüm her şeyi kurmak, işletmek dev bir saat kulesini
ve kaçmak tam da başarının dudak kenarında gülümsemeye dönüştüğü
anda, hissizleşme özgürlüğü sadece tüm sustuğun sonsuzluğa..
Erman Akçay aslında iyi insandır
hayatsa vahşi!
RAF
(şubat gecesi 2011)
bir köşe boğaz gözüme diziliyor
Ve hunharca Turgut’un önünden geçiyorum
bazı sanrılar beni küçük bir kavmin lideri sanıyor
oysa masa yüklü, kalabalık, çok içilmiş besbelli
kimse kimsenin hesabını çekmeyecek
aslında kimse kimseyi çekemeyecek
hayatı olan varlıklar ve bir takım artık yokluklar
arasında uzun, kısa, köprülü bir koşu bu
köpeğinin kuyruğuna pantolonumun paçası ile değdiğim için
şüpheyle bakıyor ama gecikmiş bir kadın
kanı çekilmiş nefesinde gerektiğinde söylenmek üzere saklı birkaç tehdit
oysa istifa dilekçemi sundum ben en antetli kağıtlarla hayata
anlam yüklediğin her nesne dönüyorsa, seni tam da alnının orta yerinden vurmaya
hep çukura atmışsan oltanı ve geçmişse akım ile çengel böğrüne
böğrüne eksik bir Bristol türküsü bilem seni kurtaramaz.
(ve bitmedi sanırım)
birkaç tapınak gezdim, kendini yele vermiş dervişlerin
okunmuş ekmeklerini yüzüme sürdüm, hava çok soğuktu
bilemezsin tüm sokak kedileri acı haykırışlariylen kaçışıyorlardı hiçe, beyhude.
içim acıdı ve sadece kendi adlarını silen, üzerine başka adlar biçenlere
saygı duydum.
(ve ayak diriyordu bedenim, ruhuma)
sonsuzluğa karşı yek bir vakitte olduğumu düşündüm,
oysa solmamış başaklar vardı çölde, birkaç ameliyat masasında neşter
hala şahsıma vuruyordu, kutsal kadeh plastik bir bardaktan değildi
tüm her şeyi kurmak, işletmek dev bir saat kulesini
ve kaçmak tam da başarının dudak kenarında gülümsemeye dönüştüğü
anda, hissizleşme özgürlüğü sadece tüm sustuğun sonsuzluğa..
Erman Akçay aslında iyi insandır
hayatsa vahşi!
RAF
(şubat gecesi 2011)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)