16 Ocak 2009 Cuma

Kollektif Sayıklamalar

1
cesetleri üzerinde dans eden gölgeler
ve rahimlerine yollanan düşsel sessizlikler
içinde ölüm bizi usul usul bekler
bilirim çıldıramayıştan her şey
ey dostum delilik!
sırrına söven aklın romantik Roma’sı
unutarak sesi umarsızca devirdim kendimi
meleğin dingin başıyla düşününü gördüm
ve gecenin alık bir yazgıyla öfkelenen imajlarını

gerisi zaten hiçliktir!

Batur/Bay Perşembe
local

2
elde vardı sadece döküntü
Allah’ın lanetlediği bir Perşembe günü
izlenimci bir cenabetin
Kadıköy ereksiyonları
kösnül cinayetlerin öğleden sonrasıdır bu hicret
ve kireç yüzlü tavafları yitik
cennetin
sallantılı bir gençlik histerisiydi
köpürerek yalnızlığın tini
geberircesine uluyarak kahpe
gecelere sonsuz hendek
gebererek…

Batur/Bay Perşembe
local

7 Ocak 2009 Çarşamba

Gösteri Toplumu/Kargart Gösterimi


13 ocak salı, 20:30

Yaşlı Baykuşun Günlükleri

nedense hiç günlük olarak blog tutmadım...
ama bu gün yazmak istiyorum, öncelikle herkes hür olmalı...

ama benim keyfim genelde kaçık olur, nedense. ederlezi dinledim önce sonra, waits baba dan rus dansı ve take me home...
eksi öykülerdi onlar yenilerini yazamıyordum, oysa garip...
gün bitsin akşam olsun diyorum, akşamsa uyumak...

in the Mood of Love

İn The Mood of Love/2046
Kayma zamanda mı, yoksa sadece kafamda mı, bilmiyorum. Yıl belki 2006; belki de 2046’ydı...
İşlek bir Pazar yeriydi, sen makarna almaya çıkardın ve hep yağmur yağardı. Ben sadece tarlanın bir köşesine saklanmış bir korkuluk gibi sana bakardım; bilmezdin… baktıkça, sen bir deniz olurdun içimde ve içim içine karışırdı; bilemezdin….Bu kayma kafamda mı yoksa zamanda mı?... anlamazdım…
Sadece tuhaf rastlantılar yan yana getirmişti ikimizi, birbirimizi tanımazdık.Uzaktan her baktığımda,sen gerçekliğinden kopup mitolojik bir figür haline gelirdin; anlayamazdın…Sonra sende fark ettin, hissettin; o güzel şarkıyı mırıldandık. Beraberce geçen her an bir şiir dizesiydi, yüreğimizde birer kuş çırpıntısı…sen kışkırtmıştın beni yazmaya, tarihi bir romandı yazdığım; şimdiki ise bir bilimkurgu. Ama sen yağmurun altında o duvar dibinde başını eğdin. Oysa provaydı hepsi; sadece prova.
Cüret edemedik gerçek ile yüzleşmeye. Onlar gibi olamayacağız demiştik oysa…-gidince ara beni, 3 kez çaldır ve kapat. Ve emin ol, biz onlar gibi olmayacağız…Yalandı her şey belki de, tüm varoluş gibi. Çorak ruhlarımızı birbirimizle var edebiliriz sanmıştık. Sonunda istediğimiz oldu; biz de onlar gibi, diğer herkes gibi olmuştuk. Tercihler üzerine kurulmuştu yaşamlarımız ve rastlantılar sadece geçici birer serap gibiydi…
Metroya bindi genç bir adam, kaderini aramak için yollara düşmüş kederli bir yolcu gibi. Bir otel odasında saklımıydı sır yada bir taş kovuğunda? Belirsiz izlerin peşindeydi sadece ve geçmiş her sabah uyanılan berbat bir kabustu. Mutlaka gelecek bir zamandı.Ama Gerçek hep geriye dönüyordu… .
Bir otel odasında saklımıydı sır yada bir taş kovuğunda? Belirsiz izlerin peşindeydi sadece ve geçmiş her sabah uyanılan berbat bir kabustu….
-onlar gibi olmayacağımızı düşünmüştüm, yanılmışım
-bana aşık olacağını düşünmemiştim
-prova bu, sadece prova…
Yıl belki de hala 1962 ve ben içerek, kumar oynayarak, oburca bedenden bedene geçerek; zamanı geriye çevirmek istiyorum. Kadın bedenlerindeki izler üzerinden kendi zaman makinemi yapmaya çalışıyorum. Ama zaman geriye değil; hep belirsiz bir geleceğe akıyor ve ben kafamdaki kaymayı tutkuya değil; votkaya bağlıyorum.
Tutku bir hastalık, onu ne kadar kendimden uzağa yollasam geri geliyor; bir boomerang gibi. Belki de yüzden hava her kapandığında kendimi evime hapsetmeye çalışıyorum. Ama sonunda yine arzuma yenik düşüyorum. Ayaklarım beynimi değil yüreğimi dinliyor, sağanak yağmur altında o duvar dibine gidip; yitmiş gölgen ile kavuşma anının provasını yapıyorum.
Ama bir düş bu; sadece kırık bir düş…
İn The Mood of Love 2046 Senaryo&Yönetmen: Wong Kar-Wai Oyuncular: Oyuncular: Tony Leung, Maggie Cheung… Tony Leung, Takuya Kimura...

1 Ocak 2009 Perşembe

Eskişehir de Ne oldu?

Karlar şehrinde şiir ya da Porsuk Adasında 1 Grup Alien

Sıcak su müziği/C.B. Gecesi maksadıyla Bizans’tan yola çıktım-k… Sessiz sedasız neticelenen bu geceye düşecek şerhlerim var.

Öncelikle kafile… Bu seferde beraber olduğum sevgili Oya, Musa, Mayıs ve Alicankaralara çok teşekkürler.

‘Tedirgin nefeslerindeki baloncuklar kadar
Öpsen dudak kenarımdan
Abartısız herifliğimden utanırım, sabaha kadar’

Sonracıma Karadeniz Ereğli’sinden zor hava koşullarında kendi aracı ile gelen yarım saat iştirak edip geri dönen adını bilmediğim 6:45 okuruna, yanımız da oturup destek veren komik ve misafirperver Gizem’e, İzmirli Pelin Aybay’a ve barın köşesine gelip oturan ve gecenin her şeyinden acayip keyf alan tanımadığım çifte de çok teşekkür ederim.

‘anlamazlar ama rahatsız etmesinler
çocuklar yoksul ve mahcup
ama allahına kadar çocuk!’

Ilık su havasında geçen okuma gecesini gelip su ısıtan, kalplerimizde şimşekler çakan 2 özgüre; Özgür Tozan ve Asan’a yürek dolusu teşekkürler. Ki onlar Ankaradan ve İstanbuldan sırf bu gece için yola düşüp geldiğiler şiirleriyle rap’iyle fanziniyle, siviloğlu sivil yürekleriyle gecemizi şenlendirdiler…

‘Kustuysa bu şehir,
Terk ettiyse ölüme
Asın beni amına koyayım
Basmane meydanına!’

Özgürlere yarenlik kalabalık bir ekiple eden, şiir dinlemeye gelen, Eskişehir’in edebiyat dergisi Arkadaş ekibi ve Murat’a selamlar, sevgiler…
Erekte şiir manifestosu ile ilgiliyim diyen arkadaşa..
Cep telefonuna geceyi dinlerken duygulanıp şiir yazan ve gelip yanımızda okuyan Eskişehirli gence deJ


‘soktumsoktumsoktumtitreme aklını mı aldı makas!’

Tuvalet aynası önünde beni yakalayıp ‘hey bay Perşembe’ diyen ve geceye Hayalbaz tişörtü ile gelen Kadir’e, arkadaşı Cemre’ye ve yüksek kafa adını unuttuğum kankilerine de bol selam, sevgi…

‘Yabancı bir sistemde lekeydi sancımız
Kadavra
Ayaklanan, ayaklarıma dolanan sokaklar boyu karanlıkta
Haykırır hayali: biz deliyiz vazgeçmeyi bilmeyiz!’

O gece bizle olmak isteyip olamayan telefonla, mesajla dayanışmalarını sunan tüm dostlara…


‘Yana yana döne döne gideriz
Biz dostu da düşmanı da biliriz’

Okuma gecesinin diğer reader’ı, enerjisiyle geceyi yükselten dostum Şenol Erdogan’a,
Geceyi başından sonuna Natilus’u götüren Nemo gibi keyifle yönlendiren, kumanda masasındaki Mehmet Ada’ya çok teşekkürlerle…

Eskişehir de boşluğa karşı şiir okunmuştur, sıcak bir su ritmi ile selamlar yeni nice özgür okuma gecelerine!


Bay Perşembe
31.12.08