28 Şubat 2010 Pazar

lanetlenmiş insanlar

eski kayıt
yıkımın tektonik sarsıntılarını kim benden fazla hissedebilir?
saklanmam, insan içine çıkmaman gerek, telafisiz hatalara bulaşmaman gerek.
bir intimalin de kalmadıysa, neden yaşıyoruz diye sormayalım; hayat bizi pompalıyor, asıl netice bu, gerisine de ağlamayalım.
ortalama kayıt
ifrit çıkarma ayini. içimden şeytanı çıkarmalı, söküp atmalıyım. imgesel içuzaylar, Gerçek değildir. kanayarak söktüm sadece sıkışınca gözlük takan her Bolywood starını. varlığın bahaneleri arasında tölerans hiç yoktu.
yıkıma devam!

25 Şubat 2010 Perşembe

benim adım Ferdinand...


'aşk yeniden tarif edilmeli. gerçek hayat bize çok uzakta. zaman, bir rüzgar gibi geçiyor. ona sıkıca sarıldım ve ağlamaya başladım'
http://www.youtube.com/watch?v=S8AVDjxMfjg&feature=PlayList&p=DF0BFE89830254C0&playnext=1&playnext_from=PL&index=2
ve cehennemde bir mevsim

21 Şubat 2010 Pazar

foxtrot

bu ara her şey karışık, sanallık çok yoğun, arzu kendine baktığında çöplüğe dönüşüyor. zamansa kayıp bir ayna. bulanıyorum, yerli yersiz.
ölü şair...

16 Şubat 2010 Salı

çok üzgünüm hayattan..


yıkımın ardından felaket sonrasına dönmüş lunaparkıma gezintiye çıktım. koah'lı ciğerin zor soluk alıyordu havaya karışmış kül bulutlarından, duman artıklarından.

post-endüstriyel bir kabusun, psikopatolojik parçacıkları, uzun bir şehit listesi, iletişimsizlik abideleri, yalnızlığın heybetli hayaletleri ve sancı ve sancı ve susuş.

körler diyarından şehre insan taşıyan, bir yaşayan ölü beni taşıyan vapurlar boyu, susuş.

13 Şubat 2010 Cumartesi

kadın uzayıp gidiyordu...



cinsel sapkınlıkların anatomisi


kapalı bir havuzun içindeyim. karanlıktan derim soyuluyor ve bir köpek gibi soluk alıyorum.

geceden kalma rüyalar ile kapalı olduğun yapı arasında garip bir psiko-coğrafik alan oluşuyor. beynimden taşan imgeler ile süslü...
etime çok yabancıyım, ondan bir sıyrılsam, sadece bir sese, bir çığlığa gark olsam. etimden soyulsam,düşünceden bir jöleye dönüşmek isterdim ve kesinlikle lezzetli olmak.

kapalı alanların derin pisikopatik etkileşimleri var. yalnızlık kendi cebirini kurarken, dış dünya boşluğa savurulmuş bir uzay mekiği gibi uzaklaşmakta, ben dalmakta sürekli bilinçaltı mağaralarıma.

bir kaç kadının eline teslim ederken paralamaları için tüm etimi, Patti Smith'in yaz yamyamları şarkısını mırıldanıyorum: eat, eat, eat!!!

9 Şubat 2010 Salı

Underground Poetix- Cilt 5/mart 2010

ANA BAŞLIKLAR

*Kenneth Rexroth: Karşı Kültür (ve Beat Kuşağı)



Beat kuşağı, sıklıkla ağızlara sakız olan bir kavram ülkemizde, elbette ki beat kuşağı Amerika’ya gökyüzünden düşmedi, onun içine doğduğu bir ortam ve bu ortamın: edebi, kültürel, politik ve de aktivist tabanı zaten hazırdı, işte Kenneth Rexroth biraz kızarak ve yer zaman sitemkar sivri bir dil kullanarak beat’in varolan karşı-kültür arenasının sadece bir parçası olduğunu bize net bir dille anlatıyor. Bu anlatı sıradan birinin kaleminden değil, yaşamıyla anlatısını doğrulayan birinin ağzından dökülüyor.

*Bir Alt-Kültür Mirası Ferhat Kamil Satıcı



Satıcı’nın dosya metni tam olarak durumun bir özeti niteliğinde, benim tabirimle net olarak “Yeni Şehir Etnografisi” sokak sanatı & mimari açılımını yakalayarak ortaya arkeolojik bir metin koyuyor. Demoda’nın rahatlıkla moda olabildiği bu ülkede işin özüne ve güncel pratiğine yönelik nitelikli bir çalışma.

*İslam’da Satanizm Hakim Bey



Türkiye’de Hakim Bey noktasında sadece çeviri alanında değil teori ve pratik olarak da söz sahibi konumunda olan İnan Mayıs Aru, TAZ haricinde de Hakim Bey üzerine çalışmalarına devam ediyor, İslam’da Satanizm Hakim Bey’in önemli bir çalışması.

*Hasan Sabbah’ın Uyuşturucu Düşleri



Yakın zamanda Hasan Sabbah’ın William Burroughs’ca yazılmış “son sözler”ini de yayımlayacak olan UP, bir ön metin sunuyor: uyuşturucular hele ki halüsinojenler noktasında Türkiye’de hakkında fantastik açıdan Alemut harici pek bir iş yapılmayan Sabbah’a sıkı bir yaklaşım.

*Easy Rider



Karşı-kültürün kült mertebesine ermiş ve yol filmi sınırlarının ötesine geçebilmiş kutsal yapımı üzerine enfes bir çözümleme.

*Yage Mektupları. Allen Ginsberg William Burroughs

William Burroughs ilk kitabı Junky’yi: “yage benim için yeni bir kapı olabilir” diye düşünerek bitiriyor. Yage her ne kadar bir uyuşturucu olmasa da kültürel ve halüsinojik yapısı Burroughs için hem zihinsel ve edebi açıdan hem de yeni bir madde olması bakımından yaşamında büyük bir yer kaplıyor. Allen Ginsberg, Burroughs’un gidip takıldığı ülkelerde daha sonra onun deneyimlerini de kullanarak Yage’yi deniyor ve bunun üzerine Burroughs ile olan yage yazışmaları başlıyor.

*Kızgın Tugay- The Angry Brigade.

Merve Darende derlediği bu metinle net olarak Kızgın Tugay’ın hikayesini sunuyor bize.

*Charles Plymel: BEAT KUŞAĞI ÖNCÜSÜ BİR GERÇEK HIPSTER



Hipster ne yazık ki hala ülkemizde zaten üzerine eğilinen çok az kişi tarafından alakasız bir şekilde hippi olarak çevriliyor, oysa beat öncesi kültürde tıpkı hobolar gibi geleceği şekillendiren bu insanlar doğal olarak beat kuşağının da köşe taşlarını belirledi, yaşamlarına, kültürlerine net olarak şekil verdi. Plymel Türkiye’de adına rastlanamayacak bir şair, yazar, anlatıcı. Beat kuşağının baba isimlerinin tapındığı ve değer verdiği saygıda kusur etmediği bir isim. Bu enfes röportajdan bilinmeyen bir tarihe yönelik zevkle öğreneceğiniz çok şey var.

*Zen Şiiri –İnan Mayıs Aru



Tam olarak eksiksiz bir zen şiiri, zen ve şiir-i dosyası. Daha ne olsun ki?

*Jazz Şiiri



*Bu sayının ritmi açısından kendiliğinden doğan kaçınılmazlıklardan biri Jazz Şiiri



*Wong Kin Yuen. Uzamların Kıyısında: Blade Runner, Ghost in the Shell ve Hong Kong’un Hong Kong Kentsel Uzamı



*Osman Şişman’ın emek harcadığı çevirisiyle bilim kurgu sineması ve mimari noktasında okunması farz bir metin.



*Levent Şentürk SARKİS’i yazdı.


*Poetix giderek müziğe “kendi müziğine” daha çok yer verecek. Bu sayıda, Batur Sönmez ve BICYCLE DAY röportajı dışında
*EXHAUST. Sanat Politiktir.

*GOD SPEED YOU BLACK EMPEROR. Kaos Politikası

POETIX sayfalarında



*Karşı-Kültür Mimarisi. Alastair Gordon



*Amerika’da Radikal Feminist Kadın Hareketleri. Derya Bayraktaroğlu



*İZMİT BALIKÇI BARAKALARI. Levent Şentürk-Hakan Doğukanlı



*Cesur Yeni Dünya: Harlem Rönesansına Giriş. Pelin Aybay



*Ballard ve Distopya. Zeynep Ultav



*Mekanın Kayıp Öznesi: Amerikan Erkeği ve Şehir Kültürü. Murat Göç



*Kutsaldan öteye doğru bir sürükleniş-Feral Faun

Bunların dışında Rafet Arslan, Suç Fiili Olarak Dikizleme başlığıyla bizlere Pepping Tom’u yazdı. Zeki Müren’i sevdiğimizi haykırmak gerek, bunu bizim için doğal olarak A. Zekai Özger yaptı. İlhan Berk’ten mimariye nasıl bakarız, Behçet Necatigil “ev”ler hakkında ne der, Primat şiir’e biraz daha fazla eğildik, Batur Sönmez ile Hira Doğrul Röportajı ve Türkiye’de NOISE. Barış Yıldırım ve Bülent Yıldız iki ayrı metinle Grotowski ve yoksul tiyatroyu yazdılar. Yepyeni şairlere yer vermek adına değerli dostlarımızdan izin istedik bu sayıda, Büşra Kurtar, Veli Düdükçü, Eren Okur ilk defa Poetix’de yer aldı şiirleriyle. Paris’ten minicik bir hikaye yazdı SU bizim için, ve Sivas’tan Serdar Aydın enfes bir çizimle yaşam verdi bu hikayeye. Osman Şişman kaleminde “Pan.or.ama?” bu sayının önemli denemelerinden. Casablanca şiiriyle sevgili Ezgi Aksoy aramıza katıldı ilkin.

kendime gider yapasım var...

sussam ölür müyüm, soru işaretsiz bir klavyede, şunu anladım bazı insanlar beni severler, şunu biliyorum bu dünya bana düşman-öylemi, sikinde mi, bu hayat bizden değildir razı.
kızgınlığım kimseye değilse de kendi varlığımadır, amaçsız bir sürüklenmenin taa dibidir, karılamayacak bir formun ön yüzeyidir, karışıktır ama nah barışıktır; yazmayı ise bırakmıştır.
mecaz diyarından kayıp bir jazz getirmiştim, kasıklarıma hiçliği bölmüştüm, zamana karşı mı durmuştum, inanasım yok her şeye.
gider yapasım var kendime, çünkü ben ölürken kimse inanmıyacak.

8 Şubat 2010 Pazartesi

na-müsait hayat

müsait olunca dünya değişecek, müsait olunca konuşulacak, müsait olunca her şey farklı olacak...
müsait olunca bir şarkı fısılyacak koca evren, şiir olacak her sözcük ve bir öpücüğe dönüşecek her dokunuş.
müsait olunca, usulca susulacak!

7 Şubat 2010 Pazar

3 harflilerin ininde...


ben hayat ile anlaşamam, problemli bir micazım var.ben gece yaşasamda geceyi sevmem, çünkü her gecenin kabusları var. rahat yatamam genelde ben, çünkü kendime ait bir yatağım ya da bedenim hiç olmadı.
çocuğuma karşı bir diyet istiyor 3 harfli iki kadın . karanlık ve şeytansılar. yalancı ve tanrısallar. bir erkek çocuk ile takas harekatı...

gece uzun ve soğuk, zaman belirsiz, bellek kayıp, unutulmuş bir duygu sağanağının gölgesinde. kabuslarımla yaşamayı öğrendim artık ben, 4 gün aralıksız şevkat düşleri soğuk bir kış kanepesinde yiterken, uzaktan Amy imdata yetişiyor sadece:
'she left no time to regret'

kayıp zamanın halesinde yalnızlığım, hicretim oluyor, kifayetsiz.
ve karışık yitiyorum iyi sıhhatli olsunların tekinsiz evrenine.

6 Şubat 2010 Cumartesi

5 Şubat 2010 Cuma

hasar tespit çalışması

çok ölü ile döndük seferden. izmir ödevinde-görevinde, çok ölü perşembeylen...
dönenler döndü ölenler öldü, şimdi ince bir sızı kaldı geceden heceden..
tabutu tekmeleyerek çıktıysan, asla geri dönme o kabrine, matemine.
tüm dünyaya nefretini kus, önce kendine önce kendine, önce kendine...