29 Aralık 2017 Cuma

Kalben ya da şiddetin ezberine düşüş

ıslak, nemli, küf kokmuş güz. kırbaç, bağ ipi ve çocukluğa dair karanlık bir rüyadan arta kalan imago kesikleri. kelimeler duruyor, fotoğraflarını makas ile kesiyor, afişlerini pençelerimle koparıp eve getiriyorum. Ve, Kalben'in yürekte yarattığı - bitmez dehşet hissi.

REBEL GİRL-BİKİNİ KİLL

2006-2007 yılları bende önemliydi; kırılma değil sıçrama, kendini yeniden formatlama yıllarıydı. ard arda "mutant sanat", "erekte şiir", "sokağın sanatı için yoldan çıkmış manifesto"ları geldi ve bunlar sadece sözde kalmadı tek tek eylem geçti. Sevgili Defter'in moderasyonundan kıymetli JM-bilen bilir- sadece mail gruplarından yazdıklarıma yükselip Cey Sanatta düzenli yazsana demişti. İlk basılan yazım o zaman kimsenin anmadığı şimdi internetle yeni yeni keşfedilen V. Varo hakkındaydı. Sayıyı alıp bara gittiğimde, bizim 9eylül den çıkma bir yedek parça aynen şöyle dedi: olmaz abi imkansız, senin Oruç Aruba, Enis Batur ile aynı dergi de ne işin var." demişti. Geçen İzmire gittiğimde gördüm aynı barda içiyor, kendi başrolünü oynadığı oyunun afişini bara asmak için koli bantı arıyordu. Sonra Ocak 2006 da ilk sergi koordinasyonumu yaptım İzmir'de, o zaman öğrenci olan ve şimdi haklarıyla çok başarılı sanatçılar olan Bora Başkan, Bora Akıncıtürk, cins ve Erman Akçay ve Amerikadan Mat Furry'nin işlerini İzmirden 2 sanatçı ile kesiştirip, adına da "gün ışığıyla ilk buluşma" demiştik. Hiç unutmam, açılışa bara gelen gsf'li barda sergi mi olur dedi, Onston oradan atıldı "kasapta da sergi yapılır". Sonra 68li birahane müdavimi abimiz geldi "rafet bırak bu işi sanat manat senin neyine, bak okuluna git önce, uyarıyorum rezil olursun"dedi. Güldük, eyvallah abi, bizim bir inancımız var ve o inancın altında da 20 yıl ve binlerce kitap var dedik. neyse:) Üzerine 2007 de çoktandır faal ama adı konmamış ülkenin ilk avangard topluluğu "Sürrealist Eylem-SET" in kuruluşunu ilan ettik, burada pek kimse tınlamadıysa da yurt dışında Micheal Löwy, Jan Svankmajer gibi üstatların içinde bulunduğu projelere girdik. Neo dada, POST-Situasyonist ve Sürrealist eylem gruplarıyla-italyadan japonyaya uruguaydan ispanyaya - iletişime ve ortak eyleme geçtik. Bahsettiğim manifestolar ve dahası ingilizceye, yunanca ve ispanyolda yayınlandı, tartışıldı ve üzerine yazılar yazıldı. Biz yolumuza devam ettik. Ben Nisan 2007 de İstanbula taşındım, şimdi İstanbuldaki 10 sanat yılından 11'e geçtiğimiz günlerdeyiz. Geçen ay izmire gittim, o 68 abiyi, hala aynı birahanede ve aynı masada oturmaya devam eder gördüm. Ben onun üstüne aralarında Destruction'ın Kara Ütopya'nın olduğu 20nin üzerinde proje yaptık, kendi işlerimle Londra, Portekiz, Çekoslavakya da sergilendim, 3 kitap çıkarttım- 3 dosya elde hazır hali hazırda sevgili editörüm ile randevumu bekledim, bu yoğunluğa 3kişisel sergi, akılda kalmayacak kadar çok performans, 2 kaset, bir sürü fanzin sıkıştırdım ve bana bu işleri bırak rezil olursun-diyen abi sadece anadolu efes grubunu zengin etmeye devam etti. Buarda biz 2 kurup kurduk; Ghetto dan Babylon'a İstanbulun önemli her sahnesine çıktık, şimdi de albüm kaydındayız vesselam. Tüm bunları niye sesli düşünüyorum, çünkü tıpkı 2006-2007 dönemi bende neyse, koşulların tüm tersliğine, dönemin karanlığına ve yılgınlıgına rağmen 2016-2017 ben de "furry road" ritminde geçti, camı açıp dışarı yaşasın yağmur diye bağırdık, sokaklarda dans ettik ve bunun manifestosunu yaptık, Kör Bakış özelde, Sürgün Gezegenleri misal genelde hiç durmadık. Lemmy'nin ruhu şad olsun!- şerefe. Şimdi 2018 yaklaşık 10 proje ile gelişine karşılamaya hazırım, bir çok süpriz atak gelecek sağdan soldan-bekleyin. Artık geriye baktığımda 2006 da evliliği bitmiş, ofisi iflas etmiş, düşmüş kimseye duyurmamış, sızlanmamış, şikayet etmemiş, köşe başınını tutanları takmamış, kimseye eyvallah dememiş bu adam bozyaka ssk bahçesindeki banktan şehri bizansa gelmiş, hep çalışmış ve de hiç durmadan çalışmaya devam edecek; Allahım ömür verdiği sürece. Amin!..

5 Eylül 2017 Salı

Sosyal Ağ ya da Sancı

sosyal ağ mutlu başladı. ama yıllar geçtikçe sözü geçen teknolojinin ilk denekleri de olan kullanıcıların huzursuzluğu artmakta. şimdi sizden sürekli dikkatinizi, zamanınızı ve yaratıcılığınızı isteyen bir akışa teslim gibiyiz. kendinizin sürekli içerik ürettiği, üretilen bu gibi içerikleri tükettiği garip bir döngünün parçası olma hissi. sürekli çalışılan ama maaş alınmayan bir iş, çoklu hayali arkadaş ya da bitimsiz bir ergenlik ruh hali gibi.
sosyal ağın süregelen içeriği sıkıyorsa bu ağın mantığının saçmalığından değil, içerik üreten bizlerin vasatlığından ileri gelmektedir. akış; worldwideweb işleyişine ne kadar uygun bir kelimeyse, tüketicisinin artı değersiz içerik ürettiği sosyal ağ için bir o kadar kifayetsiz bir kelime.

20 Ağustos 2017 Pazar

Gece Kültürü” Rafet Arslan- Gece Kültü Üzerine Eklektik Bir Seyir Denemesi

25 Ağustos günü Multiraid/Çeşmeköy buluşması kapsamında bir konuşmam olacak.. "“Gece Kültürü” Rafet Arslan- Gece Kültü Üzerine Eklektik Bir Seyir Denemesi Konuşma, anlatıcının; “Ben neden yaşamak için geceyi seçiyorum/seviyorum, neden en verimli üretim zamanım hep gecedir”- gibi bireysel sorular üzerine düşünmesiyle başlamıştır. Konuşma bir sesli düşünme, daha doğrusu zihinsel bir seyir halidir. Dinleyicisini; inançlar, efsaneler, tarih ve ütopyalar içinde gündüz/gece, ışık/karanlık gibi karşıtlıkların izlerini sürerek dağınık bir zamansal yolculuğa davet etmek ister. Kendisini “kültürel çalışmalar” maskesi ile gizlemiş bir sanatçı konuşması, eklektik ve düzensiz bir akış. Sonuçta bu konuşma; sanatçının kendini düşüncesini/düşünü beslediği 80’ler kültürü içinde new wave, yeni romantikler, cyberpunk gibi akımların geceden yana tavrının kökenini düşünce, sanat ve kültürün dehlizlerinde aramak için bir denemedir. Günün iş ve rasyonalite zamanı ile uyku zamanı arasındaki ince sınırda, kendini alacakaranlıkta konumlamış ruhların sancılı çığlıklarını yoklayarak."

24 Temmuz 2017 Pazartesi

Yazınsal Düşünsel Vasat Üzerine Flux

Nasıl vasat yazar ile vasat okur iç içe geçmiş, bir birini emzirme sistemiyse; vasat yayıncı ile vasat eleştirmen de aynı ekosistemin birer parçasıdır. * Biz de iktidarlar sosyal hayata baskı yapagelmiştir, oysa kültür yaşamını vasata, durağanlığa, heyecansızlığa,arzusuzluğa boğan düzeneklerin hiç biri kamu malı değildir; bilakis sivil toplumdur, alanlarının erk sistemleri ya da vasat düzenekleridir. * Vasat donmuş zaman ile beslenir. Mesela bizdeki bitmeyen ve sürekli retro yapan 50ler 60lar ve 70ler yazın dizgeleri ve onları sürekli canlı tutan anlayışlar gibi. * Burada yeni demek, içerik değil kapak değiştirmek demektir. * İstisnalar vardır ama kaide de bellidir.

14 Temmuz 2017 Cuma

Selfie Fenomenine bakış Eleştirel Kültür dergisinde

Eleştirel Kültür dergisinin 2. sayısında "selfie kızları" fenomeni üzerinden postmodern bakış ve teşhir düzenekleri üzerinden yazdım; plastik sanattan psikanalize..

MultiRAID II Pre-Event: Sınırda Seyir

sergi-performans seyir öncesi..

toplumsal tecridlikler çağındayız.

çağın ruhu aynı anda yaptıkları düşünüp kibre kapılmaya, hem de yapamadıklarına takılıp anksiyete de kıvranmaya müsait. bir de üstüne bu çölün tüm olmamış'lıklarını ve reel durumun vehametini ekleyince her şey boğucu duruyor. ama kimse de bize hayatın harikalar diyarı, gezegenin cennet bahçesi olduğunu söylemedi. depresyon bir soyut düşünme yöntemi değildir. bilişsellik, empati, duygulanım, farkındalık ve enerji taşımayan iç düşünme biçimine salt Satre'cı boğuntu diyoruz. bedeni yormasak, kahrını zavallı zihin çekmeye devam edecek, ki biz ekstrasını yaratmasak bile, o çağın tecridine nesne.

Sokak Düşleri- 6Pilli Hiphop Fanzin de

breakdans'tan moondoğ'a, sürrealizmden graffiti'ye kişisel tanıklıklar..

22 Haziran 2017 Perşembe

4. kitap notları

bakıyorum dünya dönüyor, ben bazen duruyorum. bazense dünya duruyor, ben içimde dönmekte. genelde çalışkanım-bilen bilir. Bunları kitabımı yazma sürecimi gözden geçirirken düşünüyorum. Bir dönem uzaklaşmıştım, şimdi yandan yandan içine tekrar geçmeye başlıyorum. İlk 3 kitabımı montaj ile kur muştum, o yüzden üçü de güncellenebilir kitaplardır.Kendi kendine kolaj ya da fraktal bohça. ( -montaj ne kadar "üniter" bir kavram değil mi? -Ayzenştayn/Godard?) Şimdi bir kitabı iskeletten kuruyorum ve bu bir savaş. ileri atılıyor, hızlanıyor, geriye düşüyor, kendimi bozguna uğratıyor, ümitsizleşiyor ve sonra tekrar yükseliyor-yükseliyor.
Montaj yine giriyor işin içine ama sanki canlı çekimler arasına ve tam da olduğu yere. Burada lirizm ya da otomatizm yok. bile istiye didaktik - ama ben insan ekolojisi ya da yetişkin pedagojisi demeyi yeğlerim. Geçen de bir kadim dost o kitabı belki sadece bir kaç kişi anlayacak ama her şeye karşın yazmalısın, mühim dedi. Düşünüyorum son 70 yılı kuran kişileri ve yeni bin yıla geçişi- bu kırılmanın büyüklüğü zamanla anlaşılacak. ve bunu idrak eden her kişi tuttuğu bir uçtan bunu anlatacak. Kavşaklar da Ballard, Warhol, Bowie, WSB, Baudrillard, Deleuze, PKD, Bacon... Çok düşünüyor az yazıyorum. sık sık içim sıkılıyor ama sanırım hazan yüklü bir bahardan yaza döndü zaman. Bu şarkı da benim kitabın sountrack'lerinden biridir..

31 Mayıs 2017 Çarşamba

şimdinin manifestolarını Wachowskis yazıyor

neredeyse 200 yılda bir tüm düşün ekseni sıfırlanır, yeni düşler serpilir, yeni yollar belirir ve yeni manifestolar yazılır. 21. yüzyılın özgürlük ve kurtuluş manifestolarını şimdi Wachowskis yazıyor. biliyorum kulağa tuhaf geliyor, biliyorum engels ya da kroppotkin, blanquie ya da baader ile vedalaşmanız uzun sürüyor ama zaman da yeni bir sıçrama var. şimdi ya eskinin ideolojisi ya da yeninin jeopolitiğinin bir fiğürüsünün ya da 21. yüzyılın öznesinin ve bugün bunları düşünmek için çok güzel gün. geçmişi bırak, eğer bir gelecek olacaksa, inan onun kefaretini de ödeyecek.
Vakti zamanında ütopya diye küçümsenen şey, geleceğin tarihidir; bknz: Platon, Thomas More, şeyh Bedreddin, Rousseau, Fourier, Dada..

bir ütopya taslağı: San Junipero

22 Mayıs 2017 Pazartesi

Kara Gecenin Şafağı - Sergi Konser Performans

Kara Gecenin Şafağı - Çaktırmadan Festival 25/26 Mayıs 2017 Pixie Underground İki gün boyunca (18:00/04:00) parti, sergi, performans, konser
Etkinlik Programı 25 Mayıs Perşembe Monolab 18:00 Oldeaf 20:00 Biblo 21:00 Alphadub 22:00 Can-D and Chew-z 23:00 Gokalp K & Savai 24:00 Arketip 01:00 26 Mayıs Cuma 9vss 20:00 Afgan 21:00 Golem 22:00 Ağaçkakan 23:00 Gozel Radyo 24:00 Gantz 01:00 Fluctuosa 02:00 Wodashin 03:00
SERGİ: Alpha Rising - Berkay Tuncay - Canavar-Capso -cins -Ece Kalabak - Elif Demir - Erman Akçay- Geiger- Goldie Bold - Kemik - Lakormis - Mehmet Çeper - Nejat Satı - Rad Dar -Rafet Arslan - Umman Türkoğlu- Yabancı - Yok

17 Mayıs 2017 Çarşamba

Böceklerle beslenmenin ağır sonuçları

Sinsi bir şey gizli sende sandım; değilmiş. Doğduğun toprakların ağır mirası yaşıyor sende; sadece. Evet biraz içten pazarlıklı gibi duruyorsun ama belki de kendini doğru ifade edememe sıkıntısı sinmiş üstüne. Seni hep bir insan gibi kurguladım, belki de hata bende. Oysa sen bir replika olabilirsin ya da başka bir hayat formu. Ama sadece düz insan olmadığın kesin. Yazdıkların çok içli ve hisli ama yüzüne bakınca, sadece bir robotun gözlerine bakıyorum; ne biraz empati, ne biraz sıcaklık ne de sevgi. Böceklerle beslenmenin sakıncaları bunlar bebeğim; merak etme geçmeyecek; hiç..

6 Mayıs 2017 Cumartesi

Dalgın Yağmura sinmiş 1 Remedios Varo resmi

ressam şöyle sorar:
sana geldiğimde, yok oluyorsunuz.................... sesler boşluğa karışan dalgalar gibi sanki uzayın ve zamanın küçük ve sızı kaplı dokunuşlarında.. ******** Remedios Varo, Tejido espacio-tiempo 1954;

5 Mayıs 2017 Cuma

21. yüzyılda sembolist şiirin kara baharı

belirsiz raylarında gidip gelen zihin. tuhaf, oysa her ne kadar da yolunda. öyle mi? *** vakitsiz baş dönmesi için bir playlist denemesi: https://www.youtube.com/watch?v=W73AVb7u_9Q

4 Mayıs 2017 Perşembe

Robotik Hayaller Konseri

Robotik Hayaller ekibi, Art311projesi kapsamında 15v Mayıs-Pazartesi akşamı(20:00de) Santral Kampüsündeki "Kontrol Odası"nda çalıyor.. Robotik Hayaller Anıl Çelik Can Tan Can Batukan Rafet Arslan https://robotikhayaller.bandcamp.com/

2 Mayıs 2017 Salı

2. Dünya Savaşı Sonrası Avangard’ın Yükselişi ve Dirilişi Üzerine –Dağınık- 1 Konuşma

Yarın -çarşamba- Ezgi Bakçay'ın davetlisi olarak Marmara GSF'de saat 16:00 da bir dersimiz olacak. İçeriği merak edenler için: “Avangard Strikes Back!” Rafet Arslan 2. Dünya Savaşı Sonrası Avangard’ın Yükselişi ve Dirilişi Üzerine –Dağınık- 1 Konuşma
Dada Hareketinin dağılışı üzerinden çok zaman geçmiş, Savaşın devası yıkım döneminde Avrupa Avangardın kare asları Amerika kıtasına göçmek zorunda kalmış, savaşın hemen sonrasında reklamcılığın ve gösterinin hakim olduğu “cesur yeni dünyada” avangard’ın dirilişi ve yeniden yükselişine dair ip uçları, çarpışmalar, dehlizler, çakışmalar, kazalar ve gizli geçitlere dair bir eklektik düşünceler. Güç Bizimle Olsun!

31 Mart 2017 Cuma

Rafet in penceresi- onbironsekiz

"Bir yere ait olmamanın yaratıcı adamlara neler yaptırabileceğini dinliyoruz! ‘Gerçekle’ bir derdi olan çok yönlü sanatçı Rafet Arslan AKA Bay Perşembe, geleneksel sanat kalıplarını kırarak kendisi gibi olmaya uzanan yolculuğunu anlatacak." http://www.onbironsekiz.com/Pencere/rafet-in-penceresi-194.html

29 Mart 2017 Çarşamba

Köşedeki Kadın sergisi

Yeni seri bir eserimle Köşedeki Kadın sergisinde.. *
“Köşedeki Kadın” sergisi sanatçılara; farklı disiplinlerde hazırladıkları eserlerle kendini ifade etme imkanı sunmakta, bir durum tespiti yapmanın ötesinde, konuyla ilgili bir tartışma ortamı yaratmayı amaçlamaktadır. Sergi 1-30 Nisan Tarihleri arasında Kare Art Gallery’de görülebilir. Sanatçılar: Rafet Arslan, Nazan Azeri, Beyza Boynudelik, Manolya Çelikler, Leyla Emadi, Arzu Eş, Gül Ilgaz, Mehwish Iqbal, Hayal İncedoğan, Bahar Oganer, Deniz Sağdıç, Meltem Sırtıkara, Yeşim Şahin, Tan Taşpolatoğlu

Mentor sergisi

Yeni bir eserimle Mentor sergisinde Ankarada'yım.. *
" MENTOR" başlıklı çağdaş sanat sergisi 48 sanatçının katılımıyla 3 nisan 2017 tarihinde Çankaya Belediyesi ne ait Galeri Çankaya da sanat severler ile buluşuyor... Resim, Heykel, Fotoğraf, Dijital Sanat, Video Sanatı ... gibi farklı disiplin ve ara disiplinleri barındıracak olan etkinlik 10 gün boyunca izlenebilecek...

26 Mart 2017 Pazar

Jodorowsky vs Lady Gaga

"I liked Lady Gaga’s meat dress. It was funny. But I did that first in my Panic performance. Maybe she has seen what I’ve done – I don’t know. I like to think her song Alejandro was written for me. Her music is interesting. It’s interesting because it’s very free. But it has no meaning because what she’s singing has no hope. It is without hope. It’s only about revolution, which isn’t enough. We need a re-evolution right now, not a revolution. We need something new. Lady Gaga has a lot of energy and that is fantastic, but she is using old Surrealist images. Surrealism was necessary – essential, even – in the 1920s to bridge the gap between rationalism and the subconscious. It started something important. But by the early 60s, it had become petit-bourgeois; it was too intellectual and romantic, and had ground to a halt. It had become respectable. They didn’t like science fiction or rock music or… let’s not make a list: the Surrealists didn’t like anything! I needed to go further than Surrealism, and that’s why I formed Panic. Surrealism – in particular with Salvador Dali – was all about ego. It was all about extreme individualism. And it’s the same with Lady Gaga. But today, individualism is over: to make a change and do something new – to truly wake up people’s minds – we have to do something collective, together as a social community. No more Dali, no more Magritte – no more working just for yourself. We have to work as one. We can do it. We can do it. I sound like Barack Obama now…" A. j.

24 Mart 2017 Cuma

Markette satılan Şiir dergiler ve Le Cola

Diri Ozanlar Derneği ne dair eleştirinin merkezinde derginin markette satılması olması bana garip geliyor. Benim bildiğim ta Picus'tan beri edebiyat dergileri migros ta carfur da satılıyor. Keza içeriğe dair eleştiriler, derginin kuşaklar ve akımlar arası eklektik duruşunun sebebi(yayıncısının satış derdi dışında), editörün niyeti, ülkede şiirin direksiyonun son 10 yıldır hangi düşüncede olduğu, şu an ülkedeki hegemonya ve karşı hegemonya mecrasında şiirin konumu- bunlardan bahseden yok, ya da ben görmedim. Bazı yorumların, bence şu an mağdur ve hedef olan şair yanında ikinci kişi olan editörü, sevgili Kaanı hedef alır hale gelmesi düşündürücü. Ne yazık herkes şair ve şairin içinde öteki gördüğüne karşı haset var( şiirini basmayan dergiye, o sayı değil diğer sayı basan editöre, ondan - nasıl olur- bizzat şiir istemeyen yayıncıya, adını geçirmeyen dosya yazarına vb vs). Bir de şiirin 'şu haliyle' çok ciddiye alındığını gördüm; o da ayrı mesele. (Ciddiye alırlar bu vasatlığı yaşam seçen çok var). Şiir sadece yazışı- basılı- dize formatını aşalı uzun yıllar geçti; şiirin uzun zamandır girdiği yeni formlar ve kapladığı yeni uzaylar var. Şiirin ses, sokak, şarkı, enstelasyon, hareketli ve hareketsiz görüntü, performans gibi görünümlerini tartışmaktan imtina bizim yazın dünyası, dergilerin migros ta olmadının caiz olmamasına takıldı- kaldı. Geçmiş olsun. ****************
: PS: Dergi yönetimine: Bastığın şiire sahip çıkma-1 Dergi sayısını toplat -2 Editörüne sahip çıkma-3 Dergiyi tümden kapat- etti 4

9 Mart 2017 Perşembe

PsikeSinema Bilimkurgu dosyası

Martta Bilimkurgu dosya ve tabii ki ben de yazdım. Bilimkurgunun 21. yüzyılın ana sanat dalı olduğu iddiamın sağlam delilleriyle..

ph'nglui mglw'nafh Cthulhu R'lyeh wgah'nagl fhtagn...

Kozmik Kahramanlar: Bowie-Eno-Fripp

1962 de 15 yaşında müziğe başlamış, ilk albümünü 67'de çıkartmış Bowie'nin uzun ses/müzik yolunda Heroes belki de en önemli köşe taşıdır. Artık karşımızda sahnede 15 sene geçirmiş, on yılda geride 11 albüm kaydını geride bırakmış ve bu arada en az 5-6 farklı müzik türünü denemiş(glam ve punk gibi öncüllüğünü yapmış) bir Bowie vardır karşımızda. Sonuçta Heroes tarihe bir başka devrimci müzik dahisi olan B. Eno ile yaptığı Berlin üçlemesi diye anılan üç albümden ikincisi olarak tarihe geçmiştir. Ama bence Heroes bu 3 albüm içinde de en yoğun, en zamansız ve öncü kayıtları barındırmaktadır. Low sanki bazı anlarda fazla acemi, Lodger ise sık sık yorgundur; bu tuhaf müzikal birliğin meyveleri içinde. Albümün üçlemenin diğer ikisine rağmen, en güçlü müzikal kozu kuşkusuz albüm de solo gitarı Eno'nun çağrısıyla çalan Robert Fripp'in ses dünyasıdır. Bu üçlünün yan yana üretmesi mucizenin ta kendisidir ya da son 50 yıl içinde "geleceğin müzik ağını" örmüş üç kaşifin en şık buluşması. Bu çakışmanın sadece etkisi sadece notalarla, seslerle, sözlerle açıklanamaz; ortaya çıkmış tinsel bir kara delik vardır ve kuşkusuz anı zamanda unutulmaz kılacak bir auratik alan yaratacaktır;Bowie-Eno-Fripp.
Sözcüklerle açıklanamayan, sadece paranormal olarak kaydedebilen bir enerji. Şarkılara gelirsek "Heroes" Bowie usulü cool post-punk'ın unutulmaz bir örneğidir. Şarkı Blondie tarafından cover'lanmış, Philip Glass şarkıdan yola çıkarak bir senfoni üretmiştir. Alpex Twin'in edit'inde ise Bowie ile Glass'ı birlikte mixlenir. Albümün genelindeki Kraut rock etkisi üzerine çok bahsedildi, ki bu etki albümün giriş şarkısı "Beauty and Beast" kaydının altında sürekli dönen/girip çıkan alt electronik sesler ve gitar ile hissedilebilir.. Bowie'nin katkısı siyahi tonlu back vokallerin funk ruhu ile kraut'u bir punk şarkısında birleştirmesidir.(Neu gitar döngülerinin öncülünün da Fripp olduğunu bilerek ve çaktırmadan:) "Blackout", Bowie'nin vokalinin ve deli ruh halinin öne çıktığı etkileyici bir funky punk şarkısıdır. "V-2 Schneider" albüm boyunca hissedilen jazz duygusunun tamamen avangard bir mecraya ulaşmasıdır. Hemen ardından gelen "Sense of Doubt" adlı enstrümantal şarkı ise avangard tavırda önceki şarkıyı aşan ve çağdaş klasik müzik diyebileceğimiz tekinsiz ve karanlık evrene aittir. Onunla bağlaşık devam eden "Moss Garden" kaydı ilkinin aksine zen sükunetine sahip bir diğer enstrümantal şarkıdır. Şarkıya ruhunu veren Japon sazı koto ile arada dipte dönen noise döngünün karşıtlığı, gayet leziz bir müzikal alan yaratır. Açıkça konuşmak gerekirse Heroes albümü Bowie'nin sonrasındaki neredeyse 40 yıllık müzik yolculuğunu belirlemiştir diyemeyiz. Usta her zaman bir "deccal" olmuştur, kendi deyimi ile çok hızlıdır, o bir türün öncüsü/tarz belirleyicisi olup hemen başka arayışlara girerken/denerken, insanlar daha o yeniyi yeni tüketir hale gelmişlerdir. Heroes albümünü kaplayan deneysel, müzikal jarnlar arası geçirgen-akışkan ve tinsel olarak heybetli ruhu; Bowie'nin hepimize son bir selam çakıp karanlıklık uzaya yükseldiği Black Star albümünde, hem de yoğun bir biçimde hissetmek -bence- mümkün.

14 Şubat 2017 Salı

Kitabın Yazgısı "fata libelli" sergisi

Ayrıntı Yayınları otuz yıllık kitap yolculuğunu paylaşmak ve 1000. kitabını okurlarıyla buluşturmak için bir sergi düzenliyor. Kitabın Yazgısı "fata libelli" başlıklı sergi, kitapların okurlarla kurduğu bağa ve iktidarlarla yaşadığı sorunlara odaklanıyor. Ali Taptık, Sevim Sancaktar, Hakan Gürsoytrak, Rafet Arslan, Çağrı Saray, İz Öztat, .- _ -., Sevinç Altan ve CANAN'ın işleriyle zenginleşen sergi boyunca çeşitli seminerler ve atölye çalışmaları da yer alacak. Sergi ve Etkinlik Mekânları Karşı Sanat Çalışmaları Gazeteci Erol Dernek Sk. No:11, Beyoğlu Mephisto Kitabevi Beyoğlu, İstiklal Caddesi Sergi Açılış Kokteyl: 15 Şubat Çarşamba 18:30 Karşı Sanat Çalışmaları - 19:30 Mephisto Kitabevi

11 Şubat 2017 Cumartesi

istif müzik

Spotify de küçük istifler yapılıyor ara ara, bay perşembe

1 Şubat 2017 Çarşamba

Dennis Villeneuve Estetiği-üzerine notlar..

Villeneuve de çok sağlam bir insancıl bakış ve onu imgeleştirebilme yeteneği var. Onun yanında yetkin bir uslupçu ve kendine göre bir görsel dile sahip. tüm bunların yanında iyi bir hikaye anlatıcı, seyircinin duygu dünyasını istismar etmeden gerilimi sürekli büyütme yeteneğine sahip bir yaratıcı. genç sayılacak yaşına rağmen, hayatının kesin bir döneminde Brecth estetiği üzerine kafa patlattığı da kesin. farklı türler denedi ve başarılı oldu(tarihi drama, suç filmi, psikolojik gerilim) ve en son Arrival ile Bilimkurgu da daldı ve öyle anlaşılıyor ki Hoolywood'un kurnazlarına ona buraya demir attıracaklar. Yeni Dune filminin yönetmeni Dennis Villeneuve olacakmış. Olur bu iş, George Miller dışında en iyi aday; Villeneuve.

Gerçekliğin Zalim Akışı

Ütopya varoluş etiğidir. Gerçek hayata döndüğünüzde insan türünün kurtuluşu yoktur, barbarlık her şeye hakimdir. Gelecek kırımdan, yoksulluktan, cehaletten ve savaştan başka bir ele sahip değil olamaz. Belki topyekûne varan bir yıkımdan arta kalanlar aklı selim bir yeni dünya kurabilir. O kadar.. Gerisi tarih denen nefret kuyusu, jeopolotik denen tezgah, ideoloji denen yanlış bilinç, güdülenme ve manipülasyon, sahte hayatlar ve erekler, gücün doyumsuz efendilerinin oyunları, kurban haline düşen milyonlar ve bitimsiz savaş ve barbarlık. Ötesi yok. Geldik yaşıyoruz ve hiçe gidecegiz..

31 Ocak 2017 Salı

kulaklık girişi

70lerin sonu 80 başında bizde popüler bir zorbalıktı, dur ihtarına uymadı-vuruldu vb haberler. bir nevi yargısız infaza legal ve rutin kalıp, olağanüstü zaman hukuku. şimdi gelelim dün gece dolmabahçede dur ihtarına uymadı vuruldu haberine. kolluk kuvvetleri devir değişti, o dönem bir kaç istisna hariç walkman yoktu, olsa kazulet kadardı görülürdü; şimdi herkesin akıllı telefonu ve minicik kulaklığı var; bir de siz büyüklere hakaret paralel üçgen soruşturmalarına gömülmüşken sokaklar beyni çoktan yaktı, içki pahalı maddeler ucuz ve dur ihtarını duymak zor şey. zaten o kulaklıkta çalan müzik dışarıyla ilişkiyi keser (ambient, doom, drone, ebm vs vb), dinleyicinin zihninde şehir silinmiştir, kabataş yolu ve akan trafik neonlardan oluşan bir ışık hüzmesi, ertaftaki insanlar dikkat çekmeyen birer zombi nesnesidir. müziği kulağında kullandığı madde kanında gezen çocuk ufukta belirsiz bir çiçek tartına doğru ilerler, zaman yoktur, anne ve babası uzaktadır, tanrıdan gayrı otorite yoktur; müzik yükselir- çocuk ilerler.. dur ihtarı- dur- çocuk yürür, karanlık bir güneşe doğru..

25 Ocak 2017 Çarşamba

Yeni yazı: D-BLOG fanzin "Simülasyon" özel sayısı

"Tahayyül, Hipergerçeklik ve Solun Sürekli Ertelenen Sezon Finali" ile D-BLOG fanzinin "simülasyon" özel sayısında https://issuu.com/d-blog/docs/d-blog_04?reader3=1

23 Ocak 2017 Pazartesi

Uyarılmış Tekinsizin Anahtar Deliği -film list-

Bu garip başlıkta index'lediğimiz filmlerin daha eski kök sap'ları bulunmasa da, ağırlıklı olarak 80li ve 90'lı yıllarda boy verdiğini, her filmin kendi şahsına münhasır, tuhaf ve tekinsiz evrenler içerdiğini söyleyebiliriz. Bu filmlerin bazıları açıktan "kara film" kodlarına sahip olsalar da bu filmlerin hiç biri bir tür filmi (tarihsel, BK,polisiye vb vs) değildir. Böyle bir gruplandırmaya -bence- yol açmaları tekinsiz kavramına, yeni ve sapkın bir bakış getirmiş olmalarıdır. Bu bakışta röntgenci kadar teşhirci de öne çıkar ve öznelliğinin altını çizer. Bu filmlerin hepsinde klasik moral değerlerin işlevsiz olduğu yeni gerçekliklerin siluetleri ve yeni psiko-patolojilerin robot resimleri hazır bulunur. Bu filmlerin tümü, bireysel ve toplumsal anlamda iyinin ve kötünün ötesindeki yeni bir dünyayı imler. Bir bakıma modernin bilinen ufkundan, yeni bir evreye geçişin tekinsizliğini buram buram barındırırlar ve tuhaf bir biçimde oyuncul bir yön taşırlar-karanlık bir taraftan. Bu belirsiz oyunlarda roller her an bir şekil değişmeye elverişlidir. Son olarak bu 10 filmlik listeye, 2000lerden iki güncel örnekte ekledim. Kuşkusuz başka filmlerde olabilir ama bunlar benim ilk aklıma düşenler. Dileyen anahtar deliğinden uyarıcı deliliğe göz atabilir. -Sex, lies and videotape (S.Soderberg/1989) - The Player ( R.Altman/1992) - House of Games ( D. Mamet/1987) -Crimes of Passion (Ken Russell /1984) -Blue Velvet (D. Lynch/1986) -L'uomo che Guarda(Tinto Brass/1994) -Boxing Helena (J. Lynch/1994) -The Cook the Thief His Wife & Her Lover (P.Greenway/1995) -Pola X(L. Crarax/1999) -Dead Rangers(D. Conenberg/1999) -The Duke of Burbondy( P.Strickland/2014) -Elle(P. Verhoeven/2016)

14 Ocak 2017 Cumartesi

Rüyalar, Fantaziler ve Bilimkurgu / J. G. Ballard

"Belki edebi bir tarz olarak fantezinin büyük değeri, görünürde bağlantısız ve birbirine benzemeyen fikirleri bir araya getirme kabiliyetidir. Büyük ölçüde bütün fantezi, bu amaca hizmet eder. Fakat ben kurgusal fantezinin; bilim kurgunun çok ciddi sınırlarına seslenmeyi tercih ettiğimde, rüya ve gerçeğin birbirine karıştığı, her birisinin kendi niteliklerini koruduğu, bir şekilde zıddının rolüne büründüğü ve inkâr edilemez mantık boşluğunun aynı anda beyaza dönüştüğü paradoksal bir evren yaratmak için birinin hayal gücünün kullanıldığı etkin bir yöntem olduğuna inanıyorum." J.G.Ballard(Zaman, Hafıza ve İçuzay)

11 Ocak 2017 Çarşamba

Okuma Kulübü- dersimiz P. K. Dick ve Ubik

http://www.bilgi-egitim.com/tr/programlar/724/okuma-kulubu/

yılın ilk yazısı KargaMecmua da

http://www.kargamecmua.org/dergi/sayi/111/4121# "Biz onda yok olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz!" by Rafet Arslan ps: bu sene çok yazıcam!