31 Mart 2017 Cuma

Rafet in penceresi- onbironsekiz

"Bir yere ait olmamanın yaratıcı adamlara neler yaptırabileceğini dinliyoruz! ‘Gerçekle’ bir derdi olan çok yönlü sanatçı Rafet Arslan AKA Bay Perşembe, geleneksel sanat kalıplarını kırarak kendisi gibi olmaya uzanan yolculuğunu anlatacak." http://www.onbironsekiz.com/Pencere/rafet-in-penceresi-194.html

29 Mart 2017 Çarşamba

Köşedeki Kadın sergisi

Yeni seri bir eserimle Köşedeki Kadın sergisinde.. *
“Köşedeki Kadın” sergisi sanatçılara; farklı disiplinlerde hazırladıkları eserlerle kendini ifade etme imkanı sunmakta, bir durum tespiti yapmanın ötesinde, konuyla ilgili bir tartışma ortamı yaratmayı amaçlamaktadır. Sergi 1-30 Nisan Tarihleri arasında Kare Art Gallery’de görülebilir. Sanatçılar: Rafet Arslan, Nazan Azeri, Beyza Boynudelik, Manolya Çelikler, Leyla Emadi, Arzu Eş, Gül Ilgaz, Mehwish Iqbal, Hayal İncedoğan, Bahar Oganer, Deniz Sağdıç, Meltem Sırtıkara, Yeşim Şahin, Tan Taşpolatoğlu

Mentor sergisi

Yeni bir eserimle Mentor sergisinde Ankarada'yım.. *
" MENTOR" başlıklı çağdaş sanat sergisi 48 sanatçının katılımıyla 3 nisan 2017 tarihinde Çankaya Belediyesi ne ait Galeri Çankaya da sanat severler ile buluşuyor... Resim, Heykel, Fotoğraf, Dijital Sanat, Video Sanatı ... gibi farklı disiplin ve ara disiplinleri barındıracak olan etkinlik 10 gün boyunca izlenebilecek...

26 Mart 2017 Pazar

Jodorowsky vs Lady Gaga

"I liked Lady Gaga’s meat dress. It was funny. But I did that first in my Panic performance. Maybe she has seen what I’ve done – I don’t know. I like to think her song Alejandro was written for me. Her music is interesting. It’s interesting because it’s very free. But it has no meaning because what she’s singing has no hope. It is without hope. It’s only about revolution, which isn’t enough. We need a re-evolution right now, not a revolution. We need something new. Lady Gaga has a lot of energy and that is fantastic, but she is using old Surrealist images. Surrealism was necessary – essential, even – in the 1920s to bridge the gap between rationalism and the subconscious. It started something important. But by the early 60s, it had become petit-bourgeois; it was too intellectual and romantic, and had ground to a halt. It had become respectable. They didn’t like science fiction or rock music or… let’s not make a list: the Surrealists didn’t like anything! I needed to go further than Surrealism, and that’s why I formed Panic. Surrealism – in particular with Salvador Dali – was all about ego. It was all about extreme individualism. And it’s the same with Lady Gaga. But today, individualism is over: to make a change and do something new – to truly wake up people’s minds – we have to do something collective, together as a social community. No more Dali, no more Magritte – no more working just for yourself. We have to work as one. We can do it. We can do it. I sound like Barack Obama now…" A. j.

24 Mart 2017 Cuma

Markette satılan Şiir dergiler ve Le Cola

Diri Ozanlar Derneği ne dair eleştirinin merkezinde derginin markette satılması olması bana garip geliyor. Benim bildiğim ta Picus'tan beri edebiyat dergileri migros ta carfur da satılıyor. Keza içeriğe dair eleştiriler, derginin kuşaklar ve akımlar arası eklektik duruşunun sebebi(yayıncısının satış derdi dışında), editörün niyeti, ülkede şiirin direksiyonun son 10 yıldır hangi düşüncede olduğu, şu an ülkedeki hegemonya ve karşı hegemonya mecrasında şiirin konumu- bunlardan bahseden yok, ya da ben görmedim. Bazı yorumların, bence şu an mağdur ve hedef olan şair yanında ikinci kişi olan editörü, sevgili Kaanı hedef alır hale gelmesi düşündürücü. Ne yazık herkes şair ve şairin içinde öteki gördüğüne karşı haset var( şiirini basmayan dergiye, o sayı değil diğer sayı basan editöre, ondan - nasıl olur- bizzat şiir istemeyen yayıncıya, adını geçirmeyen dosya yazarına vb vs). Bir de şiirin 'şu haliyle' çok ciddiye alındığını gördüm; o da ayrı mesele. (Ciddiye alırlar bu vasatlığı yaşam seçen çok var). Şiir sadece yazışı- basılı- dize formatını aşalı uzun yıllar geçti; şiirin uzun zamandır girdiği yeni formlar ve kapladığı yeni uzaylar var. Şiirin ses, sokak, şarkı, enstelasyon, hareketli ve hareketsiz görüntü, performans gibi görünümlerini tartışmaktan imtina bizim yazın dünyası, dergilerin migros ta olmadının caiz olmamasına takıldı- kaldı. Geçmiş olsun. ****************
: PS: Dergi yönetimine: Bastığın şiire sahip çıkma-1 Dergi sayısını toplat -2 Editörüne sahip çıkma-3 Dergiyi tümden kapat- etti 4

9 Mart 2017 Perşembe

PsikeSinema Bilimkurgu dosyası

Martta Bilimkurgu dosya ve tabii ki ben de yazdım. Bilimkurgunun 21. yüzyılın ana sanat dalı olduğu iddiamın sağlam delilleriyle..

ph'nglui mglw'nafh Cthulhu R'lyeh wgah'nagl fhtagn...

Kozmik Kahramanlar: Bowie-Eno-Fripp

1962 de 15 yaşında müziğe başlamış, ilk albümünü 67'de çıkartmış Bowie'nin uzun ses/müzik yolunda Heroes belki de en önemli köşe taşıdır. Artık karşımızda sahnede 15 sene geçirmiş, on yılda geride 11 albüm kaydını geride bırakmış ve bu arada en az 5-6 farklı müzik türünü denemiş(glam ve punk gibi öncüllüğünü yapmış) bir Bowie vardır karşımızda. Sonuçta Heroes tarihe bir başka devrimci müzik dahisi olan B. Eno ile yaptığı Berlin üçlemesi diye anılan üç albümden ikincisi olarak tarihe geçmiştir. Ama bence Heroes bu 3 albüm içinde de en yoğun, en zamansız ve öncü kayıtları barındırmaktadır. Low sanki bazı anlarda fazla acemi, Lodger ise sık sık yorgundur; bu tuhaf müzikal birliğin meyveleri içinde. Albümün üçlemenin diğer ikisine rağmen, en güçlü müzikal kozu kuşkusuz albüm de solo gitarı Eno'nun çağrısıyla çalan Robert Fripp'in ses dünyasıdır. Bu üçlünün yan yana üretmesi mucizenin ta kendisidir ya da son 50 yıl içinde "geleceğin müzik ağını" örmüş üç kaşifin en şık buluşması. Bu çakışmanın sadece etkisi sadece notalarla, seslerle, sözlerle açıklanamaz; ortaya çıkmış tinsel bir kara delik vardır ve kuşkusuz anı zamanda unutulmaz kılacak bir auratik alan yaratacaktır;Bowie-Eno-Fripp.
Sözcüklerle açıklanamayan, sadece paranormal olarak kaydedebilen bir enerji. Şarkılara gelirsek "Heroes" Bowie usulü cool post-punk'ın unutulmaz bir örneğidir. Şarkı Blondie tarafından cover'lanmış, Philip Glass şarkıdan yola çıkarak bir senfoni üretmiştir. Alpex Twin'in edit'inde ise Bowie ile Glass'ı birlikte mixlenir. Albümün genelindeki Kraut rock etkisi üzerine çok bahsedildi, ki bu etki albümün giriş şarkısı "Beauty and Beast" kaydının altında sürekli dönen/girip çıkan alt electronik sesler ve gitar ile hissedilebilir.. Bowie'nin katkısı siyahi tonlu back vokallerin funk ruhu ile kraut'u bir punk şarkısında birleştirmesidir.(Neu gitar döngülerinin öncülünün da Fripp olduğunu bilerek ve çaktırmadan:) "Blackout", Bowie'nin vokalinin ve deli ruh halinin öne çıktığı etkileyici bir funky punk şarkısıdır. "V-2 Schneider" albüm boyunca hissedilen jazz duygusunun tamamen avangard bir mecraya ulaşmasıdır. Hemen ardından gelen "Sense of Doubt" adlı enstrümantal şarkı ise avangard tavırda önceki şarkıyı aşan ve çağdaş klasik müzik diyebileceğimiz tekinsiz ve karanlık evrene aittir. Onunla bağlaşık devam eden "Moss Garden" kaydı ilkinin aksine zen sükunetine sahip bir diğer enstrümantal şarkıdır. Şarkıya ruhunu veren Japon sazı koto ile arada dipte dönen noise döngünün karşıtlığı, gayet leziz bir müzikal alan yaratır. Açıkça konuşmak gerekirse Heroes albümü Bowie'nin sonrasındaki neredeyse 40 yıllık müzik yolculuğunu belirlemiştir diyemeyiz. Usta her zaman bir "deccal" olmuştur, kendi deyimi ile çok hızlıdır, o bir türün öncüsü/tarz belirleyicisi olup hemen başka arayışlara girerken/denerken, insanlar daha o yeniyi yeni tüketir hale gelmişlerdir. Heroes albümünü kaplayan deneysel, müzikal jarnlar arası geçirgen-akışkan ve tinsel olarak heybetli ruhu; Bowie'nin hepimize son bir selam çakıp karanlıklık uzaya yükseldiği Black Star albümünde, hem de yoğun bir biçimde hissetmek -bence- mümkün.