24 Aralık 2013 Salı

"Dış Uzay Bağlantısı" Robotik Hayaller ve Komet

Robotik Hayaller ve Komet; 4 Ocak'ta, Demonation Fest kapsamındaki performansları ile Babylon da..

16 Kasım 2013 Cumartesi

geri sayım: Ziggurat Terbiyecisi/Rafet Arslan

Siber Gnosis 6- bilgi

keyifle hazırladığımız mecmua 6 sayıya vardı. İstanbul da 6:45 Dükkan ve Kadıköy Mefisto da.. içerik ise fena:)

10 Kasım 2013 Pazar

nihayet -soundcloud bayperşembe

https://soundcloud.com/bayper-embe

30 Ekim 2013 Çarşamba

Robotik Kaset: "3- 33" temas noktaları..

Robotik Hayaller'in kaset projesine Kadıköy/6:45 Dükkan ve Kült Neşriyat'ın internet sitesi üzerinden temin edebilirsiniz. Daha fazla bilgi içinde https://www.facebook.com/pages/Robotik-Hayaller/151239988406894

24 Ekim 2013 Perşembe

Ziggurat Terbiyecisi- Rafet Arslan

"Yıkımın kudretine ve şehvetine bilmediğim bir dilde dua ettim! "** Ocak 2014** Kült Neşriyat

16 Ekim 2013 Çarşamba

kült neşriyat sunar. "Grotest"

Rafet Arslan da "Gotesté te.. http://www.kultnesriyat.com/

4 Ekim 2013 Cuma

"3 -33" Robotik 1 Kaset Çalışması

"3- 33" Robotik Hayaller& Günebakan Prods Kaset Projesi "3- 33" Robotik Hayaller'in 3 kaydının 33 adet, numaralandırılmış koleksiyon baskısını içeren bir kaset projesidir. Kasetteki desen, kolaj ve diğer artwork'ler Robotik Hayaller ikilisi (Can Batukan&Rafet Arslan) tarafından üretilmiş olup, projenin grafik dizaynı ise sanatçı cins'e aittir. Günebakan Prods'un basım ve dağıtımını üstlendiği koleksiyon nesnesi ilk kez, 10 Ekim 2013 tarihli İstanbul Industrial Fest'te meraklısı ile buluşması için çalışmalarımız sürmektedir..

2 Ekim 2013 Çarşamba

reason..

“reveals to you the hell, this prison, and shows you how to escape from it. And to heal you is to give you the opportunity to be yourself and to have your own opinions. You will react as you react!” - Alejandro Jodorowsky.

30 Eylül 2013 Pazartesi

Robotik Hayaller - 31 mayıs - anımsa (v1)

son şiir Kaburga 3'te

"Hayalet, Akbaba ve Atatürk Orman Çiftliği" BAŞLIKLI ŞİİR 3. Kaburgazine içinde..

29 Eylül 2013 Pazar

Avangard ‘ın Kanı ya da Frankeinstein’ın Laboratuarından Dağınık Tezler- Zoomoozofon

Avangard ‘ın Kanı ya da Frankeinstein’ın Laboratuarından Dağınık Tezler- adlı son metnimle Zoonoozofon'dayım, bende.. indirmek-okumak için: //kultnesriyat.wordpress.com/elektro-kultur/zoomoozofon/

Robotik Hayaller "Evrim Geçirmiş 1 Makinenin Cinsel Suçları"

Robotik Hayaller; İstanbul Industrial Fest 2013'te ses ve görüntünün bir biçimde birleştiği "Evrim Geçirmiş 1 Makinenin Cinsel Suçları" başlıklı otomatik performans ile katılacaktır. 1o Ekim 2013; 21:00pm Ghetto

Ottomatik Düşler Aleminde

Yaklaşık 100 yıl önce gerçeküstücü sanatçılar, Freud'un psikanalizinin etkisi ile Otomatizm denen yazı ve resim tekniğini keşfettiler. Otomatizm en basit tanımı ile aklın her türlü oto-sansürünün ötesinde, zihnin "saf" imgelerinin yazıya ve resme dönüşme serüveniydi. Avangard sanatçı Can Yeşiloğlu; gerçeküstücü Otomatizm kavramını sürekli yeniden ürettiğimiz (ve de tükettiğimiz) Osmanlı imgesi ile birleştirip; bir neoloji yaratıyor: Ottomatik Düşler.. Can Yeşiloğlu için Otomatizm(daha doğrusu Ottomatizm); yatışmış, sakin bir bilinçdışının değil; çatışmalı, merkezsizleşmiş mekansızlaşmış, kaotik bir bilinçdışının sözcüsüdür.Onun imgesinde Otomatizmin tedirgin edici, tekinsiz atmosferiyle; çocuksu düşlerin ve yetişkin ütopyaların büyüsü iç içe girer. Şansın resme kattığı bu cazibe ile sanatçının ince ince kurguladığı düşler portreler ile iç içe geçer. Ve kuşkusuz ressamın kendi şahsına münhasır bu düş dünyası, heyecan kadar meraka, kaos kadar neşeye de ev sahipliği yapar. Yeşiloğlu sadece bir yeni kelime icat etmiyor; aynı zamanda geçmişin Osmanlı imgesi ile bugünün megapol İstanbul'u arasında yeni köprüler kuruyor. Bu düşler şimdi yaşadığımız ve yarattığımız gelecek içinde; dün, bu gün ve yarının aynı anda buluştuğu, zamansal ve uzaysal bir kayma yaratarak; Can Yeşiloğlu/OnstOn dünyası diyeceğimiz bir paralel evren kuruyor. Bu düş aleminde; yapılar hayvanlarla, makineler insan bedenleri ile iç içe girip, yeni ve mutant diyebileceğimiz formlar yaratırlar. Bu dünyanın iş makineleri etsel formalara, fesli "neo Osmanlı" beyleri ise sokak punk'larına karışırlar. Ottomatik Düşler, bir ilk sergidir; fakat sanatında 10 yılı demlendirmiş ve kendi düş dünyasını kurmayı başarmış bir ressamın ilk sergisidir. Rafet Arslan http://ottomatikdusler.com/

4 Ağustos 2013 Pazar

Palmer Eldrıtch der ki; stigmata üstüne stigmata..

Bu kitabın ilk 100 sayfasını 20 güden, geri kalan 250'ye yakın sayfasını ise 2 günde bitirdim. şimdi yeniden elime aldım başlardaki tasvirler, kişiler, gezegenler, uygarlıklar karışık ve savruk gelsede ; 100. sayfadan sonra sonra beni çok büyük bir uçuş beklediğini biliyorum- kemerlerimi tekrar bağlıyorum. Sonrası Ubik ve Eye in the Sky ayarlarında bir deli düş seli.. Ve Dick bu romanı için "mutlak kötülük" üzerine bir kitap demişti. Bence Ubik'in öncülü ve habercisi...

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Ücra-53 çıktı!

"Zombiyi Kovmak ya da Yazılı/Basılı Şiiri Aşmak - 2 değil- Bir Ayaklanma Şafağında ya da Hayat Şiire Dönerken Şiir" metnimle Ücra 53'te..

24 Temmuz 2013 Çarşamba

AX- Atilla Çapraz nerede?

duvara şiir yazmak suçsa AX yalnız değil- erekte şiir

16 Temmuz 2013 Salı

Robotik Hayaller'in yeni kaydı: MORS

https://soundcloud.com/alpha60-1/robotik-hayaller-mors

15 Temmuz 2013 Pazartesi

sanatçı haliyetiruhiyesi

sanat-düşün eri hep yalnız bir adamdır; arada karıştığı, bir olduğu kalabalıklar bu gerçeği hiç değiştirmez..

13 Temmuz 2013 Cumartesi

"Son Çıkış" başlıklı şiirimiz Kara Şiir Antolojisinde..

Editörlüğünü Altay Öktem ve Halil Gökhan'ın yaptığı antoloji, cafekültür yayıncılıktan dolaşıma girdi.

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Gümüşsuyundaki Otobüs Durağı ya da Arzuların Şehirciliği

1/11 Haziran tarihleri arasında İstanbul'lular daha önce hiç yaşamadıkları bir şehircilik deneyimi yaşadılar. Her şeyin kar ve verimliliğe bağlandığı; sıkıcı, çirkin kapitalin kentine pratik müdahalelerde bulundular. Uzun süredir otobüs durakları izleyicilerini sürekli tüketen birer reklam panosuna dönüşmüş durumdaydılar. Durakları kaplayan raketler firmalarca giydirilerek, kuşandıkları reklamları gözümüzden bilinçaltımıza uzanan kısa bir yolculukla beynimize işlemeyi amaçlıyorlar. Resimdeki Gümüşsuyundaki Otobüs Durağına, şehirde özgür kalan tinin yarattığı bir sanat eseri olarak bakmak eksik olur. O aynı zamanda kentli yurttaşın durağını "asıl" nasıl görmek istediğinin de bir göstergesi. Estetik ve düşsel olduğu kadar pratik ve işlevsel; bir arzu patlaması. Kuşkusuz bu kareyi işlevsel şehirciliğe karşı bayrak açan Gerçeküstücüler ve Situasyonistler görseler yüzlerinde koca bir tebessüm belirirdi. Kentin bu meçhul tasarımcıları Gerçeküstücüleri belki hiç okumadılar; ama aynı arzuyu ve düşü paylaştıkları ise aşikar.

Kurşun Kalem Edebiyat Dergisi Dosya: TÜRKİYE'DE DENEYSEL VE GÖRSEL ŞİİR

Yeni BEAT ve Gerçeüstücü şiir var mı sorusuna dair kapsamlı çözümleme metnim "Türkiye Şiirinin Ezoterik Tarihi (Mi)"ile Kurşun Kalem'in dosyasındayım. Dosya editörleri : Murat Üstübal Ayşegül Tözeren

7 Temmuz 2013 Pazar

bu fotoğrafa bakıp duruyorum..

. bu fotoğrafa bakıp duruyorum.. iktidarlar yitip gider bir gün. gün gelir bu iktidarda çekip gidebilir ve yerine başkası da gelir. o yeni gelene karşı da insanlar sokağa dökülebilir ve üzerilerine gaz sıkılabilir. hatta sosyalist cumhuriyet kurulabilir ve yine birilerinin üzerine gaz sıkılabilir. poliste her yerde polistir.. bu fotoğrafa bakıp duruyorum.. ve gözlerimi toma'ya bakıp kalmış sokak köpeğinden ayıramıyorum.. onda şu evrende nefes alan her şeyin saflığını ve sadece bildiği gibi-özgür- yaşamak isteyen her şeyin gözlerini görüyorum. içim yanıyor.. bu fotoğrafa bakıp duruyorum.. aklıma sadece 2 yalvacın sözleri geliyor; "filistinlilerinde kurumsallaşacağı gün artık onların yanında olmayacağım" diyen Genet ve "varoluş, başka yerde" diyen Breton. insanlığımdan da utanıyorum..

Atilla Çapraz/AX dünyayı yazıyor ya da Patricide sayı 6 "OUTSİDER ART"

İngiltere merkezli antolojik avangard dergi Patricide'in 6. sayısı yayınlandı. Ham sanat, art brut, folklorik sanat gibi başlıkları kendi içinde "Outsider" sanata ayrılan bu özel sayı içinde Rafet Arslan'ın İstanbul sokak devrişi/şairi Atilla Çapraz/AX ile ilgili sunumu ve Tarık Bal'ın AX ile yaptığı ropörtaj da bulunuyor. http://www.amazon.co.uk/gp/product/1909769002/

Philip K Dick Türkçe külliyatı ve yayın indeksi..

Rafet Arslan, Karagöz’ün 13. sayısında yayımlanan Philip K. Dick yazısından sonra, ünlü bilimkurgu yazarı Philip K. Dick’in romanlarına bütüncül bir yaklaşım çerçevesinde yazarın temel kavramlarına, düşünce dünyasına eğilen yeni bir yazı yazdı. Philip K. Dick’in Türkçeye çevrilen eserleri indeksi hazırladı.

"yangın şeridinde orgazm" öyküm, Kaburga Zine 2'de..

23 Mayıs 2013 Perşembe

sunum: Rafet Arslan

Saat 15:00'te www.arayuzgaleri.com Profil Sunumları / Presentations of www.interfacegallery.com Profiles @ HAYAKA ARTI 26 Mayıs 2013 Pazar Tophane Art Walk sırasında saat 14.00-18.00 arasında "Iskarta" sergisi sanatçılarının www.arayuzgaleri.com profilleri üzerinden üretimlerine dair 15-20 dakikalık sunumları HAYAKA ARTI'da izlenebilir. Cukurcuma Caddesi No:19A Tophane, 34425 Istanbul, Turkey

19 Mayıs 2013 Pazar

rendez-vous (2013)

kontplak üzerine akrilik/2013

15 Nisan 2013 Pazartesi

'Beden Metaforları' Rafet Arslan- Arayüz 2/ISKARTA sergisinde.

arayuzgaleri.com SAYI NO.2 - Iskarta 19 Nisan – 1 Haziran 2013 Açilis: 18 Nisan Persembe 18.30 - 20.30 Facebook event Davetli küratör Deniz Erbas’in arayuzgaleri.com sanatçilari seçkisi “Iskarta”, sistemin üzerine tüm yatirimini yapip iskartaya çikardigi bedenin, sanatin geri dönüsüm stratejileriyle yeniden ürettigi metaforlari üzerine bir grup sergisi. Sanatçilar: Yesim Agaoglu, Dilara Akay, Rafet Arslan, Seçkin Aydin, Günes Bulut, Özge Enginöz, Eda Gecikmez, Nurcan Gündogan, Burak Karacan, Raziye Kubat, Zekine Kundukan, Hüseyin Rüstemoglu, Sefik Özcan, Ilhan Sayin, Seda Sela, Erdal Sezer, Gonca Sezer, Meltem Sirtikara, Yasemin Senel, Ercan Vural HAYAKA ARTI Cukurcuma Cad 19A Tophane Istanbul T: +9 0212 252 5490 Ziyaret Saatleri: Sali - Cumartesi 12:00-18:00 www.hayakaarti.com www.arayuzgaleri.com info@hayakaarti.com

8 Nisan 2013 Pazartesi

Rafet Arslan Konuşma: "Avangart'ı Deneyimlemek"

Lambda İstanbul’un ev sahipliğini yaptığı “Genç ve Radikal” etkinliği 21. yüzyılın başlarında İstanbul semalarından çıkan avangart sanat üretimlerine bir bakış atmayı amaçlıyor. Programın ilk bölümünde; Rafet Arslan’ın kişisel deneyimlerinden yola çıkarak 21. Yüzyılda, bu toprakların avangart’ının deneyimlerini tartışmaya açacağı “Avangart’ı Deneyimlemek” başlıklı konuşma ve ardından dinleyicilerle bir söyleşi yapılacak. Etkinliğin ikinci bölümünü oluşturan; video/film gösterimde ise seçiliğini Tunç Gencer yaptığı kısa film ve video çalışmalar izleyiciye sunulacak. Tan Tolga Demirci, Candaş Şişman, Güler Aşık, Gökçe Pehlivanoğlu, İlhami Tunç Gençer’in yapıtlarının ard arda gösterileceği bu bölümde; benzer zaman aralıklarında farklı düş, arayış ve gerçeklikler yaşayan sanatçıların imgelerinden çıkan çok’luk hali, seyirciyle bütünleşen bir deneyime dönüştürülmeyi amaçlamaktadır. Genç ve Radikal; 12 Nisan/Cuma akşamı saat 18:00’de; Lambda İstanbul’da..

26 Mart 2013 Salı

"GözDağı" Kargart'ta

"gözdağı" rafet Arslan 2012/2013 85x115 cm "ben ölümü eskittim geliyorum" sergisi içinde KargArt'ta.

22 Mart 2013 Cuma

"Gözdağı" başlıklı çalışmam "Ben ölümü eskittim, geliyorum" sergisinde

"ben ölümü eskittim, geliyorum " sadece bir , ilhan berk dizesi, değil.. Hepinizin bildiği gibi kolaj geniş bir malzeme yelpazesinde üretime açık plastik bir alandır. Burdan hareketle kolaj: Bireysel direniş ve arkeolojik bir kazı alanıdır. Katmanlaşmayı, kazınmayı, deformasyonu sever. Büyük bir coğrafya’dır : sınırları belli değildir. Coğrafya’ya müdahaledir aynı zamanda. Her şey öznesi olabilir kolajın. Tüketimin artıkları – ki severiz- malzemesi olmuştur her dem kolajın. Selüloz tarlalarının biçer döveridir beri yandan. Çöplük alanlarının geri dönüşüm ayrıştırıcısıdır. Sahaflar, tozlu raflar, yer tezgahları, bit pazarları …arka bahçesidir kolajın. Kolaj bir Flaneur’dür. Göçebedir : sokağın serserisi, sıcak köşe ev kedisidir aynı zamanda. Punk’ı bilir, fanzinleri, poetika’yı sever. Plastikleşir; plastiktir, doğa’ya meydan okur. Günceldir : köklerini ; cansuyu Dadaistlerden, Sürrealistlerden, Sitüasyonistlerden, ’68 baharından besler. Avangard’tır ; Neo-Avangard’tır, harc-ı alemdir, Post-Modern’dir, alternatif Tarihçi’dir : bunların hepsi ve hiç biridir.. : kolaj, her daim güncel bir eylemdir. *** Kolaj sanatı son yıllarda çok konuşulur, üretilir, paylaşılır oldu. Üstüne farklı farklı beslenim alanlarından sözler üretildi. Bu bahis ile Defter Kazıyıcılar Kooperatifi olarak 23.mart.2013 tarihinde yapacağımız kolektif sergi “ ben ölümü eskittim , geliyorum” ** ile ; Türkiye’de üretilen çağcıl collage sanatına assemblage’dan digital collage ‘a , photomontage’dan détournement’e , collaboration’dan metin-kolaj'a uzanan bir çerçevede güzel İstanbul’un iki yakasını bir araya getirerek gündeme taşımayı, daha sonraki süreçte uluslararası katımlıcıların da dahil olacağı bir başka serginin muştulayıcısı olmayı amaçlıyor. Sergimizin oyun alanı KargART, koordinatörlüğünü Defter Kazıyıcılar Kooperatifi üstleniyor. Sevgi ve selam Defter Kazıyıcılar Kooperatifi – İstanbul / 2013 ** ilhan berk Ben ölümü eskittim, geliyorum Sergi Mekanı : KargArt – Kadıköy Sergi Tarihi : 23.mart.2013 4.nisan.2013 Performans : 23.mart. 2013 / kolektif Sunum / Söyleşi : " tahlil sonuçları " 31.mart.2013 / kargART saat : 14.00 Çiğdem ZEYTİN PERİFERİ Atölye : " kazı alanı" 31.mart.2013 / kargART saat : 15.30 Koordinatör : Defter Kazıyıcılar Kooperatifi *** Sergi Katılımcıları Alper T. İnce Ayşe Özkan / Işıl Aktaş Barış Acar Cem Gezginti / Dilara Tekin Cins Defter Kazıyıcılar Kooperatifi ( Duru / Ali Mete Sancaktaroğlu ) Dilara Akay Eda Gecikmez Eflatun Tatlısu Erman Akçay Hasan Özgür Top Komet Mehmet Gemalmaz Murat Germen Nalan Yırtmaç Nur Çelik / Dilara Hançer OnstOn Rafet Arslan Serkan Yüksel Şiir Özbilge

18 Mart 2013 Pazartesi

Copy/Paste: Rafet Arslan Seçkisi

Avangard yazılarından oluşan bu e-kitabı indirebilirsiniz: http://reportare.com/index.php?option=com_phocadownload&view=file&id=5%3Arafet-aslan-seckisi&Itemid=108

3 Mart 2013 Pazar

Evvel Soruşturma 2013/Rafet Arslan

Soruşturma-Rafet Arslan-2013 -Bir imgenin kuruluşu (tahayyül edilişi) zihnimde nasıl, ne zaman oluyor? Apansız bir şey mi bu imge, yoksa öncesi ve sonrası var mı? Bir dizenin işaret ettiği imgelemi/dünyayı yaşamıma taşıyor muyum? Ya da yaşamımdan sağaltıyor muyum? O ilk dize nereden geliyor aklıma? Ben ancak yaşadığım şeyin şiirini, şiir imgesini kurabilirim. Bu edebiyat ve düşün dünyasında; Alman Romantiklerden, Rousseau’dan, Blake’in vizyonlarından, Baudelaie’den Gerçeküstücülüğe gelen bir “saf”lığa ve dürüstlüğe ulaşma menzilidir. O ilk dize ya da zihinde bir kolaja ya da resme evrilecek ilk imgede genelde gündelikte yaşanmış ya da deneyimlenmiş bir an’dan kopar gelir. Deneyimlenmiş diyorum; çünkü okuduğumuz bir kitap, izlediğimiz bir film, sokakta gördüğümüz tek bir kare bile bu tetiği, zamansızca çekebilir. -İkinci Yeniciler beni nasıl etkiledi, etkiledi mi? Şimdilerde kimlerin şiirlerini nasıl ve neden seviyorum? Ben Türkiye şiirine yaban büyüdüm. Çünkü okuma iptilasına kapıldığım yıllarda içinde bulunduğum sol çevrede toplumcu&gerçekçi şiir bilinir, okunur ve tavsiye edilirdi. Yani 15 ile 25 yıllarım arasında Nazım, Telli, Behramoğlu, Arif, Gökçe şiirleri hep elden ele dolaşırdı. Ben bazılarını sevsem de, çoğunu kendi yaşadıklarım, çevrem, hissettiklerim ile bağlayamazdım. O yüzden ben o yıllarda çeviri şiire yoğunlaştım; Baudelaire, Eluard, Michaux gibi şairlere ait ne varsa bulup okumak isterdim. O yıllarda bu topraklardan bana, okul sıralarında öğrendiğim Orhan Veli en yakın şairdi. O yıllarda şiire karşı bu boşluğu şarkı sözleriyle tamamlamayı öğrendim; Bob Dylan’ın, Pink Floyd’un birçok şarkı sözünü bir şiir gibi ezberledim. Toplumcu&gerçekçiliğin sansür düzeneğinden 90’larla kaçışımızla Ece’yi, Berk’i, Faik’i, Rıfat’ı, Batur’u keşfetmeye ve anlamaya çalışmaya başladım. Uzun bir menzildir bu ve kuşkusuz ben hala onun yolcusuyum. Berk bir simyacı, bir ezoterik bilgedir; idraki uzun zaman alacaktır. Ece ise, bu toprakların gelmiş geçmiş en büyük eleştirmenlerinden, etikçilerinden ve liberterlerinden biridir. Ece kendi içine kapanan ama bir uçu sonsuzluğa açılan derviş/filozoftur; ondan çok şey öğrendim ve hala öğreneceğim çok şey var. Turgut ve Cansever’in hep bazı şiirleri sevmişimdir. Ama onlar benim şairim değillerdir, benim şiirim “Alemdar’da var bir yılanın”, “perçemli sokak”ın, “bakışsız bir kedi kara”nın şiiridir. Günümüz şiirinde ise genç şairleri, şehrin duvarlarına kazınanları, fanzinleri, güncel sanata taşanları ve hatta internet edebiyatı diye küçümsenen şeyi seviyorum. Bu noktada Ücra Şiir, Eşit çevresindeki gençlerin imgeye yönelik arayışlarını önemsiyorum. Görsel şiir tam olarak terini atamamışta olsa, bu topraklarda çok geç filiz verse de; benim için toplumcu&gerçekçi şiire karşı bir başkaldırıdır. Ama 21. Yüzyıl için şiir yeni kapıları çalmaktadır ve çalacaktır. Eskinin doğrusunun buharlaştığı yerde kulaklarımız gürültüye yakın olmalıdır. -Şiir yazmamın veya dünyadaki herkesin "bir şiiri yaşamasının" önündeki engeller nelerdir? İmge tek başına bağıra bağıra; tek’liğe alışa alışa kendi içine zehreden; patalojikleşen bir hal alabilir. Etrafımızı saran karanlık tablolar karşısında öfkemizin; kurumlara, yapılara, tahakküm ağlarına değil kişilere yoğunlaşmasının ardında tekilleşen bu ses/iz/lik olabilir. Sesimizin herkese yetmediğini, anlaşılmadığını, kadrini bulamadığını da düşünebiliriz. Bu açıdan imgenin kuruluşundan öte “imgenin kurtuluşuna” yönelmeliyiz. Bunun için güvenilecek şey çoğunluğa karşı, “çok”luktur. Yani Lautéamont’un deyişiyle ”herkesçe yazılacak şiir”in nüvesini taşıyan kolektif ağları beslemek, onlara özsu vermektir. Ayrıca bu hamle kültür endüstrilerinin yıldız sanatçı miti karşında, elimizdeki tek direniş odağıdır. Artık Baudrillard’ın deyişiyle “hepimizin ekranın içinde” olduğu bir gerçeklik terörü iklimini yaşıyoruz. Ve bu gerçeklik içinde sistemin dışı, ağın dışı, yeraltı gibi konumlarda olduğumuzu iddia edebiliriz; ama bu ne yazık ki bir iddiadan öteye gitmez. Buna tam olarak inanırsak ise bu psikotik bir durumdur; ama akşam eve giderken bir paket Malboro sigarası alır ve LiğTv’de maç seyrederken bu, iddia ettiğimiz konumun gerçekliği gece gibi içine çöker. Bu noktada sistemin içinde direniş cepleri kurmak, çok’laşarak kolektifi deneyimlemek, kök-sap’larla karşıt bir kültür cephesi örmek; yaşanacak çöküş patolojilerine karşı cepkendeki tek simya formülleridir. Bu noktada karşıt kültürün işgal edebileceği alanlar sistemin içinde yaratacağı “arabölge”lerdir; fare delikleridir. Hayatın bir şiire dönüşmesinin önündeki buzdağı; şiirin yaşamın kendisinden dışlanma halidir ve bu yeni bir olgu da değildir. 60’ların o yangın sabahlarında, şair elinden kalemi kâğıdı bırakıp; hayatı şiire dönüştürmek için son isyankâr hamlesini yaptı ve dövüşerek kaybetti. Ama şair; kalemi kâğıdı bıraktığında eline mikrofonu, gitarı almıştı. Ama şair; kitap dosyaları ile vedalaştığında eline afişi, duvar şiir/resmini, sprey boyayı almıştı. Ama şair; şairliğinden ikrar ettiğinde eline bilgisayar klavyesini almıştı. 2000’li yılların şiiri artık tek başına dizeden çok öte bir uzaydır, kalemle şiir yazılsa da şiir çoktan video kadrajına, noise’a, performansa, dijitale geçmiştir. Ve yeni binyılın çok’lukla birleşen, akışkan şiiri ancak koordinatsızlaştıkça imgenin ütopya adasını koruyacaktır.

haydarpaşa

Haydarpaşa'dan Sonsuza Giden Balon,Rafet Arslan 35x25, tual üzerine akrilik(2012) Bir Kentin Belleği: Haydarpaşa sergisi içinde 11/21 Şubat, Haydarpaşa Garı organizasyon Barış İçin Sanat

6 Şubat 2013 Çarşamba

Abluka fanzine yansıyan şiirim

Piri Reis Haritasındaki Yerimi Sosyal Medyada Nasıl Etiketlerim Ki? 1 Ben şiir nasıl yazılır bilmem matematikten anlamam uzaya hiç çıkmadım bilgisayar kod dizini yazamam. Ben anadan üryan girdim meclislere acze sığınmam pişmanlık hiç sevmem gecede 40 kere uyanırım uykudan- uyanır uyanmaz geldiği kovuğa geri postalarım hep kâbusumu- enter- Ben hep arkadan girdim mekteplere kısa düşünür konuşurum- düşünürken konuşurum ehliyetimi aldım ama araç kullanamam işin aslı bisiklete binemem motosiklet hiç kullanamam ama düşünürken ve konuşurken hiç aksamam neyse beynimde hasıl olan işte odur ıslak dilimden çıkan. (kaydırak desem diil, Siberya Babil’inde sörf hiç değil-stop!) Yalanım yok, ben 1 kere askere gittim/tam da 32 yaşındaydım/ ama ben düşümde çok askere gittim rüyada ayıp kâbustan kaçış-kaçarak. 2 Aslında ben çok istismar edildim örneğin beşikten uzay boşluğuna düştüm bir cezaevinde egec traş oluyorum derken kıdemli mahkûmdan fırça yedim avluda voleybol müsabakalarından direkt ihraç edildim. Hayatımda bir kez patlıcan sarma denedim amma tutturamadım QR kodunu bilinçaltımda. Sustuğum çoktur ama düşüncem arıdır sık sık sadece bir kez 1 akreple müsabaka ettim milattan bilmem kaç yıl sonra ve de bir seramik evye parçaladım onun canını alma yolunda. Ne yazık android işlemcim yok iphone da rollage yapmayı beceremedim ey Tanrım. Yaşadığım her an mutluyum! Rafet A. 12.10.2012-Fındıkzade

20 Ocak 2013 Pazar

"bunu güvercinlere nasıl açıklayabiliriz ki?"

"bunu güvercinlere nasıl açıklayabiliriz ki?" Rafet Arslan(2013) Milat Sergisi için.. * "Nor Zartonk” ve “Barış İçin Sanat Girişimi” 19 Ocak - 27 Ocak 2013 tarihinde açılmak üzere, sekiz gün sürecek bir sergi organize etmektedir. Hrant Dink’in 19 Ocak 2007 tarihinde öldürülmesini ve buna bağlı olarak,sonradan Türkiye’de ortaya çıkan durumları gündeme getirmek üzere açılacak söz konusu sergi, iki farklı mekânda gerçekleştirilecektir. Bunlardan biri “Getronagan Lisesinden Yetişenler Derneği” ve diğeri de “Rumeli Han C Blok Kat 6”dır. Sergi farklı disiplinlerden sanatçıların katılımıyla gerçekleşecektir. Sergi Açılış; 19 Ocak 2013 • Saat; 16.00 – Getronagan Lisesinden Yetişenler Derneği Prof.Dr. Celal Öker Sokak No: 2 Harbiye / İstanbul. • Saat; 18.00 - Rumeli Han C Blok Kat:6 İstiklal Caddesi, Taksim-Beyoğlu / İstanbul

son öyküm Öteki-Siz'de..

Yeniden hoşgeldiniz!!!
"1 uçuşun ameliyatı" adlı öykümle çiftbaşlı şiir/kültür/edebiyat dergisi Öteki-siz/Yaratım'dayım..

PS: İstanbul ve Diyarbakır'da farklı yıllarda yayın hayatına başlayan, kapanmalarının üzerinden beş yıl geçtikten sonra yolları kesişen ''Öteki-siz ve Yaratım Dergileri'' bir bünyede, iki başlılığın özgürlüğüne inanarak yeniden okuyucularının karşısında.
İstanbul'da Mefisto'lardan temin edilebilinir..

Burhan Doğançay'ın Ardı..

-kişisel notlar-

Doğançay; çok dikkatliydi izleyicinin yapıta verdiği tepkiyi gözlerden yakalamak ister gibiydi. ben, çok dikkatli bakarım hep ustanın yapıtlarına, beni de yakaladı gözleriyle bir kaç kere. bu kesişen bakışlarda bir kaç kere selamlaştık; en son sanat fuarında Kasım da.. aslında gidip usta bende montaj/kolaj işçisiyim; imgeleri buluntu görseller ile yan yan eklemlerken;gecikmiş ve alaylı yola çıkmaktan çekinmememizde, senden aldığımız güçte var; diyemedim.. Ama belki de gözlerimde gördü bazı söylenmeyen sözleri..
Bir zaman arşivcisi, yitik bir zaman koleksiyoncusuydu. Bir çağın estetik ve gizli bir dilde almanağını tuttu, sokaklardan, duvarlardan yakaladığı seslerle.. Son çalışmalarında Lady Gaga'yı kolajına katacak kadar da günü yakalayan bir imge/zaman koleksiyoncuysu. Belki de bizim çorak toprakların ilk sokak sanatçısıydı. Sokağın ve kolaj/montajın aynı biçimde kaosun bütünlüğünü aradığını ondan da öğrendik. Huzur içinde yat usta..

*
Sanrım Doğançay, sokağı fotoğraf, kolaj/decollage ve düzenlemelerle galeriye sokarak öncülük yaptı. Ki bunda alaylı olmanın yamuk bakışı etkendi; çünkü bizim sanat tarihimiz denen şeyde sokak, kolaj, montaj yok sayılmıştı. Ardından gelen sokak ruhlu sanatçılar ise kolajı, yerleştirmeyi, şiiri de sokağa vurup geleneği gelecekten geri dönerek tamamladılar. Ama kişisel tarihim açısından gecikmiş olmanın enerjisi, alaylı yaratıcılık, sokağa aşk ve ilişki, kolaj ve hazır yapıt sanatının öncülllüğüyle Doğançay ile kesişmeler yaşadım. Biz köksüzüz ama, tarihe bakınca kesişmeleri, gizli geçitleri, yabani otları, oyunbozan oyuncuları, kökleri ve sapları görebiliyoruz. Komet'teki Situasyonist damarı, Cihat Burak'taki Anadolu gerçeküstücülüğünü gördüğümüz gibi..

*

Décollage'ın ustası ve öncülerindendi. bu gün décollage olmamasının sebebi ise ne o eski duvarların, o eski afişlerin kalmaması.. ama o eski hevesleri unutmayacak düşler gerek bize; sonsuzluk..

R.A.
2013

6 Ocak 2013 Pazar

Aica'da yaptığım konuşmanın tam metni...


AİCA'nın düzenlediği "konuşma dizisi" kapsamında MSÜ-GSF de yaptığım konuşma okuduğum bildirinin tam metnine "sanatatak" sitesinden ulaşılabilinir:

http://www.sanatatak.com/view/Komplo-cozucu-sanatsal-urun-lutfen-deneyiniz/100

"malum örgüt" başlıklı canavar serimle Temaşa'deyım..


Her yıl derlenen 'temaşa', Parça Tesirli'nin provokatörlüğünde üçüncü hamlesini yapıyor.

İştirak:
- Can Kurucu
- Defter Kazıyıcılar Kooperatifi
- Devrim Karaçay
- Eda Gecikmez
- Elif Yıldız
- Parça Tesirli
- Rad Darhol
- Rafet Arslan

52 sayfa / fotokopi / aralık 2012
http://temasa2010.blogspot.com/ 

3 Ocak 2013 Perşembe

susturulan söylemler adına..

5 Ocak/Cumartesi, saat 17:00, MSÜ-GSF, AİCA Konuşma Dizisi, Eleştiri başlıklı oturumda konuşmacılardan olacağım; kimse merakta kalmasın çok "net" ve "sivil" konuşacağım...