31 Aralık 2009 Perşembe

Meinhof Project







asla unutma, asla affetme...
bay perşembe
(morphosis-2009)

28 Aralık 2009 Pazartesi

ŞEBEKE 2


ŞEBEKE, izmir-eskişehir ve istanbulda elden ele, kitapevinde vb dağıtımda..

Erekte Şiir: Sonat, Ş, Uluma etkinliklerini destekler




http://esit.ege.edu.tr/

24 Aralık 2009 Perşembe

bitiyordu, kara 1 tül perde gibi...


hep bize karşı mutsuzdu, insanlık. oysa sanal dünyada havai fişekler patlıyordu.
kör 1 maskeli balo vardı, entelelktüel ufuklarda. otomatik şiirlerin ve masal kuşlarının uzağında.
akademi diş kırıyordu, tarafı belirsiz bir medyanın öbeğinde. jürilere ve kuzgunlara karşı sevgi ve nefret ilişkileri vardı şehirlerde.
zaman kafatasıma basınçlı bir su dalgası gibi boşalıyorken, bense ağız dolusu sustum, hiçe.

23 Aralık 2009 Çarşamba

16 Aralık 2009 Çarşamba

Ballard, Lady Gaga'yı Görmeliydi...



Bu yaz kaybettiğimiz büyük usta J.G. Ballard, kendisine Sürrealist imge üzerine gelen 1 soru üzerine, birden Grace Jones'un bedeninden bahsetmesi ironik mi?
Bence hiç değil, çünkü Ballard usta Grace jones'a bakınca olaganüstü bir Sürrealist nesne görüyordu.
Futuristika çevirisinden birbölümünü alıntılıyalım, sonrada gündemdeki konuya Lady Gaga'ya dokunalım, sert ve usulca...

" Time Out dergisinde gördüm. Amerikalı mı Jamaikalı mı bilemiyorum, Grace Jones isimli bir şarkıcı. Siyah ve robotik bir görünümü var, çok güçlü bir karakter. Warm Leatherette isimli, Crash/Çarpışma’dan alıntılandığını düşündüğüm bir şarkı söylüyor. Menajeri onunla beş yıl yaşamış, ona o imajı oluşturmuş. Onun fotoğraflarını çekmiş. Mesela koşarken… Sonra fotoğrafı çeşitli noktalardan kesmiş, kollarından ve bacaklarından. Sonra bunları ekleyip kol ve bacaklarını daha da uzatmış. Oysa kadın gerçekte o kadar uzun olmayabilir. Ama bunu fark etmiyorsunuz. Çünkü Grace Jones otel odaları gibi doğal arka planlar kullanıyor. Bir fotoğraf kitabı da var, Grace Jones bir sandalyede otururken ya da yatakta uzanırken. Ama uzatılmış ekstra uzunlukta bacaklarla. Çok tuhaf…" J G Ballard

jones 80'li yılların Sürrealsit nesnesi, biyonik kadınıydı. Bu anlamda Ballard'ın onu oto-erotizm manifestosu Crash romanı ile bağlamasıda çok doğal...

Lady Gaga 'arayı açıyor' demiştik kısa zaman önce. Pespaye pornografisi, küstah saldırganlığı, kendini dayatmasıyla:
http://erektesiir.blogspot.com/2009/11/lady-gaga-aray-acyor.html

Yeni klibi Bad Romance'te Gaga'nın o müthiş, ucube ve çirkin burnunu ameliyat ile düzelttiğini üzüntü ile izledim. Ama yine 'robotik' ve olabildiğince cyberpunk bir temsil içinde. Yine cüretkar, saldırgan ve sapkın... Zamandaşı Beyonce'un mekanik et matematiğinde, teenage yıldızların dökülen pulların çok uzağında, karanlık ve baştan çıkarıcı bir galakside...

Davetli oluğu özel bir proğramda sahneye leopar ve kaplanlarla çıkma isteği (toplum bunu kaldırmaz, doğal olarak reddedildi)Lady Gaga'nın içinden çıakrttığı ve izleyicisini açığa çıkartmaya zorladığı hayvansılığın doğal tezahürü.

Artık iyice beliginleşen şey Lady Gaga'nın 2000'li yılların Sürrealist nesnesi olacağı. O azgın ve küstah, cüretkar ve eğlenceli.
Ve kliplerinin sonunda hep onu hedef seçen erkekleri yok eden bir vajina dentata...

Keşke Ballard usta bu karmaşık Sürrealist gösteriye yetişebilseydi...

13 Aralık 2009 Pazar

Çok Yalnızız Aras!


ps: insanlık Durumu- sergi açılışı...Sahnenin 'umut ilkesi' 2 güzel kardeş...

10 Aralık 2009 Perşembe

key to the fields



bazen anahtar bir taş, soru da cevaptır. yansıma doğa ise kaçan özgürlük olmasın sakın?

2 Aralık 2009 Çarşamba

varlığın hiç 1 sağlaması yok...

anlam yoksa bu hayatta, bahane mi aramalı tüm var oluşa? eksik gedik yıkık ümitlerdi, ki onları kaybetmitim tam 8 yaşında yırtık 1 gömlek cebinden, aşağıya, aşağıya, tam dibe, magmaya...

inançsız değildik aslında, vardı hep hükmü vuslatın tabutumuzda. ama yanıyordu ufukta koca 1 dünya ve Tanrı bize sadece gözlemci vasfı yüklemişti. ki o zaman bellek zayıftı, algı seyrelmiş. annemin kestiği 1 portakalın kokusunu anımsıyorum ve bitmez geceleri ve alkolün çaresizliğini ve ölü spermlerler kadar boş yalnızlığını hiç'in...

bir yaşam olsa, inan biz orada olamazdık, ey sevgili ölüm!!!

kanuna karşı gelenler...

biz ki inandık mı, tüm gemileri yakarız, biz ki var ettik tüm varlığı sorgularız..

kendimizi geçer akçe gördüğümüz yok, bildiğiniz çamuruz, hilkatız, aslında yokuz...
ben bunu yaşadım gerisi değil, çebir matematik, ben bunu duydum, ki o dünya hiç duymadı.
susamıştım, çöldü hep Dune, ama yoktu ikrarımıza tek zan, yalnızdık... biz ne sesler duyduk, cümlelerin hiç hükmü yoktu, yan yana olmak değildikine biz, hey hak biz ne uçurumlar içtik.silme yalnızdık biz....
yaşam geçici, kahır ebedi ki diyorum artık, ki bağırıyor artık ruhumuz gögüs kefesimizi yırta yırta: sonsuz acı, sonsuz hiçlik...
ince bir yağmur indi hep İzmir'e, kaç güvercin kayboldu hep hiçe, ateşten bozma yapraklar indi üstümüze ve biz kainatın tek bir dizesini işitemedik, yazık.biz ki inandık ve kendimizi yaktık...

boşaltırken tüm hüznüyle tüm cigerimi, sustum, sustum sadece hicretime, ümitsizliğine hecenin, gecenin.