13 Aralık 2010 Pazartesi

Hissin Ölümü-1


Gerçeğin kalıntı insanın bir artığa dönüştüğü bir süreçtir. Gerçekliğin kaybının ağır sonucu; deneyimin gündelik hayattan dışlanmasıdır; kuşkusuz. Şairlerin, kahinlerin, maceracıların deli ilan edildiği, konformizmin hapislerine tıkıldığı bir etik bir sefalet halidir.

Hissin ölümünün yaşandığı dünya aşkın utanılacak bir değer, şiirin gereksiz laf yığını olarak ele alındığı tüketim ve teknoloji merkezli bir dünyadır. Doğal olarak oluşan boşluğun yerine pornografi ve şiddeti ikame edecektir.

Hissin ölümüne karşı çıkılacak yol deneyimden geçecektir. Fakat yaşanacak olan, klasik modern bireyin angst halini, rasyonalizmini, ahlaki tutarsızlıklarını aşmaya çalışan bir sınır ihlali deneyimi. Toplumsal bir dönüşüm ihtimalinin sonsuz bir tatile gönderildiği bir tarihsizlik döneminde; içine kapanık, olabildiğinde değişken-geçişken-akışkan, küçük topluluklardaki dönüşümleri merkeze alma çabası. Yeni olasılıkları, heyecanları, arzuları gün ışığına çıkaracak radikal bir mikro-cosmos’lar oluşturmak için.

Klasik anarşist ya da sosyalist komünalizmlerin ötesinde yeni bir meta-politika. Eko-politikanın bir çeşit primitivizm savunusu püritenliğe dönüştüğü post-modern dünyada teknolojinin tutku dünyamızı tetikleyen, gerçeklikte yeni kapılar açan olanaklarıyla barışık olarak. Ballard daha 60’ların başında Ralph Nader’ı hedef tahtasına cesurca yerleştirip, gelişecek eko-püritenliğe karşı çıkmıştı. Survivor eğitimli devrimcilerin teknolojiye düşmanlığına dikkat!

Uygarlığı ilkelliğe dönme adına yıkma çağrıları, hissin ölümünün vahim bir oto-portresidir.

Hiç yorum yok: