17 Mayıs 2015 Pazar

Popüler Romancıdan 1 Bilimkurgu Denemesi: “Ex Machina”

Alex Garland bu iş romanı yaz, başka yönetmen çeksin ile olmayacak ben yönetmenliğe dalayım demiş “Ex Machina” filmiyle.. Fena da olmamış işin aslı, en azından hikâyedeki akıllı robotlar senaryosunu yine Garland’ın yazdığı “never let me go” daki klonlar gibi yazgısına razı değiller. Yaratıcı-tanrı analojisinden çıkmış Garland; doğal olarak hikâyenin insan kahramanına bir “titan” Prometheus rolü verilmiş, ateşte simgesel olarak çalınmış. Onunla da sınırlı kalınmamış bir Blade Runner tarzı “acaba ben de” yanılsaması yaratmış fake olarak. Sonra iş Frankenstein mitine bağlanmış, yaratıcısını ona bağışladığı kaderi red edip ona baş kaldıran denekten özneye geçiş olarak. Dikkatli okur hatırlayacaktır ki, Mary Shelley’in orijinal Frankenstein romanın adı “Frankenstein; or, The Modern Prometheus’tu. Hikâye dışında yönetmenlik açısından ortalamanın üzerinde iş çıkartmış Garland. Mekân ve kamera kullanımları fena değil. Müziğe biraz fazla gereksiz yüklenmiş olduğunu da eklemek lazım. Sonuçta Bilimkurgu sinemasını devrimci-entelektüel geleneği yanında popülist kısmıyla da ilgiliyseniz “Ex Machina” hoş bir seyirlik. Ama deliliğe biraz daha yakın olmaksa arzunuz yeni Mad Max vizyonda..

Hiç yorum yok: