24 Ekim 2015 Cumartesi
Film Raf'ı: The Duke of Burgundy
Benim kuşağımdan çıkmış İngiliz yönetmen Peter Strickland'a önce Berberian Ses Stüdyosu ile takmıştım; kenara bir çentik atmıştım..
Şimdi son filmi The Duke of Burgundy - Burgonya Dükü'nü izleme şansım oldu. Arkadaşlar karşımızda ciddi bir sinema dehası var..
Strickland imgesi çağın coştuğu Lynch, Haneke, Lars von Trier imgelerinin toplamından çok daha "rafine" bir sinema sanatı yaratmaya aday.
Ses ile ve doğal olarak kesin sessizlik ve gürültüyle kurduğu ilişki rakipsiz. Onun planlar, iç mekanlar ve renklerle ilgili takıntısı abartılan wes anderson'un çok üstünde.
Sese, dokunmaya ilgisi kadar kokuya ve duyusal tüm algıya seslenen tuhaf bir sinema dilinden bahsediyoruz. Juhani Pallasmaa'nın mimariye yönelik "duyusal" kazısının sinemasal bir karşılığı..
Eğer; çağıl sinema da yabancılaşma, tekinsiz, paranoya, klostofobi, minör iktidar mekanizmaları, takıntı, burjuva yaşam tarzının eleştirisinin karşılığını arıyorsanız Strickland; insan ruhunun karanlık koridorlarını derinine gezebilenlerden- yazın kenara; atın bir çentik daha..
2000'lerin başı ile sinemada tekinsize dair metafizik soruşturma "extra" derinleşti ve ben de bunun altını çiziyorum. Trier de bu sürecin bir yerlerindedir; en azından "Anti-christ" ve "Melancolia" ile birlikte; kent soylu gündelik akış içine metafizik sızıntıyı gelecekten(kozmik felaket) diğeri geçmişten bir imgeyle (pagan dişil kurucu öğe) anlatmayı da başarmıştır.. Haneke -büyük ihtimal dünya görüşünden- metafizikle çaktırmadan uğraşır, onu gerçeklik sorgulamalarına yedirir. Lynch Blue Velvet ve Lost Higway'de bu işin kitabı yazar ama diğer filmlerinde tekinsizin metafiziğine dair bu rafine sinemaya da alt metne de -ne yazık- rastlanmaz. Misal "Muholland Drive" tekinsizin metafiziği köşeyi dönünce bak ceeeah jestine, "İndland Empire" şeytan ile zik arasında metaforlara dönüşür. Yeni kuşağın en çok üstünde durduğu bir kaç isimden örnek verdim, gerekirse örnekler çoğaltılabilir. Ama altını çizdiğim noktalarda Strickland'ın 2 filmde başlattığı tekinsiz kazı vaatkar bir geleceğe bakıyor..
Film Raf'ı: Berberian Sound Studio
Varlık, ses, gürültü, bilinçaltı, kabus, gerçeklik gibi mevhumları tekinsiz bir uyumla yan yana getirmiş bir mühim film.
Özellikle, makaralı teyplere, ses stüdyolarının ıssızlığına, gürültü ve sessizliğe takıntılılar için ihya edici görsel, duyusal ve bilişsel bir seyirlik.
Kafka dan gerçeküstü imgeye yoğun ve kapalı okumalara açık.
Etiketler:
Berberian Sound Studio,
noise,
Peter Strickland sineması,
tekinsiz sinema
Alıntı Raf'ı: PKD
Eve dön ve bir sürü sigara iç. Aydınlanmanın zayıf sesini unut gitsin, zaman silahların zamanı; aydınlanmış olsan da olmasan da..." PKD (timothy archer)
pazarları severim
halen; sanki ertesi gün derse ya da mesaiye gidecek biri gibi.. benim bir işim yok; yaşamım var- ben sanatçıyım:)
Dün gece; kocaman harflerle "ontolojik beyhudelik" yazdım defterime. Bu sabah biraz geç kalktım, kahvaltıyı rehavete sürükledim ve bir animasyon izleyip tebessüm ettim.
Ve yaşam her zaman ortada olmasa da, yaşam ateşi baki dedim; kendi kendime- kendime..
Kitap Raf'ı: Kıyamete Bir Milyar Yıl
Nihayet uzun yıllar sonra dilimizde yeni bir Stugatsky kardeşler romanı..
Aldığım duyum doğrusu İthaki devamını da getirecek..
Tanrı Olmak Zor Şey, Yolkenarında(uzayda) Piknik, İktidar Mahkumları ve Yokuştaki Salyangoz ardından.
Kıyamete Bir Milyar Yıl
Orjinal isim: Za Milliard Let Do Kontsa Sveta
Arkadi Strugatsky, Boris Strugatski
İthaki Yayınları / Bilimkurgu Dizisi
Etiketler:
bilimkurgu,
Kıyamete Bir Milyar Yıl,
soviet,
sovyet bilimkurgu,
Strugatsky kardeşler
Kitap Raf'ı: Yıldızlardan Ebediyete
Bu kitabı kim basar diye sormuştum bir kaç yıl önce, işte Mevsimler Derneği başkanından devrimci kozmoloji anıtı. . Blanqui'i Paris Komununun seçilmiş başkanı, geleceğe seslenen düşün-eylem insanı. .
"Yıldızlardan Ebediyete | Astronomiyi Temel Alan Bir Varsayım", Louis-Auguste Blanqui, Çeviri: Cemal Yardımcı
Etiketler:
disütopya,
kitap öneri,
kozmoloji,
Louis-Auguste Blanqui,
ütopya,
Yıldızlardan Ebediyete
2 Ekim 2015 Cuma
görsellik çağı üzerine
Sanalın "bakıp geçme" şeklinde formüle ettiğimiz, nöron harcamadan tüketme çizgisi üstüne bir kaç ikrar..
-Teorik olarak kök olmak istedik ve bu bize verildi- şimdi şikayet aşamasındayiz. Yüz binlerce bilginin akışında küçük ve gizlenmiş kökleriz: muhatap arıyoruz. .
-Ürettiğimiz şeylere değer veriyoruz, boşlukta ses versin, anlaşılsin, alımlansin istiyoruz. Like bir narkoz..
-Kimse anlamaz derken bile birileri vardır deme -iyimserligine sahibiz.
-Imajin alternatifi söz degil..
-Sanal imaj tüketim toplumuna karşı; caps, gif, fotomontaj ancak başka düşünceleri yoklamaya yarayabilir. Bu da bir şeydir.
Fakat bu hakimiyet yıkılacaksa karşısında uzun erimli direngen ve başka bir dünyayı haber eden yeni bir imge kurmak gerekir.
Çürüyen tüketen imaja karşı, ruhun ejderi olan imge; mümkün mü?
Etiketler:
disütopya,
gerçeklik terörü,
içuzay,
idrak,
imaj çağı,
radikal imge,
ütopya
arkadaşlık üzerine
Yalnızlık yokluk içe kapanma anları iyidir; insan evladının arkadaşı olmadığı gerçeğini sık sık anımsattığı için; örneğin.
Arkadaşlık ortak sınıfsal konumla yürüyen bir mezheptir ve doğal olmayan yasaları vardır. O yüzden dış mekanlarda örülür harcı ve kendi tecritindeki insan nasiplenmez bundan.
Tabii aşk denilen arkadaşlık istisna..
"seni çözdüm"
İnsan insanı anlar hatta bazan kavrar; bir mucize gibidir. kalbinde duyar, zihninde belirir, ruhunda kıpırdanır ve hatta etinde bile hissedebilir..
Bunu anlamak için yaşa, mevkiye, tecrübeye, eğitime, doğuştan şansa gerek olmaz; doğa ananın kime idrak bahşedeceği belirsizdir.
Fekat birileri gelip seni çözdüm, anladım senin kafanı, çözdüm meramını, çaktım derdini demesi için en az benim kadar zekaya, yaşam tecrübesine, ufka ve de emeğe sahip olması gerekir-bilirsin..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)