26 Ekim 2009 Pazartesi

Lilliput versus Berlin







http://www.riesen-in-berlin.de/en.html

Açılış: Piç Hikaye




bay perşembe sergide
piç hikaye, 'pis hikaye' içinde...

15 Ekim 2009 Perşembe

ayna, sevgili ayna, ben kimin söyleyebilir misin?







foto 1:tekinsiz bir sanat eseri
Helmut Newton'un en sevdiğim fotoğraflarından biri, öncelikle...
fotografta 4 kişi var; fotoğraf çeken Newton, asıl modeli, sırasını bekleyen sadece bacaklarını gördüğümüz 2. model ve çekim anını dizikleyen Newton'un karısı.
Newton mercekten, 2 manken ve karısı çıplak gözle heybetle panaromanın ortasında dikilen mankeni izliyorlar. ama fotoğrafın asıl kişisi bence Newton'un eşi.

eşinin yüzünde tatsız bir ifade var, neredeyse hüzünlü bir ketumluk. yiten yıllarına, eriyen bedeninin gerçekliğine sanırım bir de heykel bedenli modelin etindeki aynadan izliyor.

foto2: ben acaba benmiyim?
Richard Oelze çokta bilinmeyen Sürrealist ressamlardan. paylatığımız fotoğraf 1948 yılından ve deklanşörü çeken ise Rudolf Dodenhoff.
peki bu resmin özelliği nerede?
fotoğrafta Oelze'yi 3 farklı mddya ile görüyoruz: fotoğrafı çekilen adam, kendi yaptığı portresindeki tualdeki Oelze ve elindeki aynadan yansıyan yüzü.
ve tabii bir de o görüntülerinde hiç birinde olmayan cismani varlığı, aslı..

foto3: silenizo yada benim adım Rita
David Lynch gibi kabuslara yatkın bir vizör elbette ki aynalarla da ilgilidir. Muholland Drive'ın başında araba kazasında hafızasını yitiren kadın, kendini bir genç kızın (betty) evine, yanlış anlama-tanıma sürecinin avantajlarını kullandırarak yerleştirir.
ama betty ona adını sorduğunda ayna karşısında belki de kendime 'ben kimim, neyim' sorusunu sormaktadır.kendinin izlediği aynanın yanına eklenmiş küçük aynadan odadaki Gilda filminin afişini görür ve açıklar 'benim adım Rita'...

ayna evresi ya da 'yanlış tanıma'




1-kişinin kendini ayna üzerinden tanımlama süreci kuşkusuz büyük bir travmadır, sonucu kösnül bir arzuya dek evrilebilir.
2-ayna da kendi bütünlüğü idrak eden insan evladı, aynı zamanda bölünmüşlüğünüde idrak eder. zaman içinde bütünlüğünü yeniden, parçalar üzerinden anlamlandırabilir.

fotoğraflar: Dmon Prunner

ilgili link:
http://pangorselkultur.wordpress.com/mary-klages-jacques-lacan-ve-bilincdisi/

14 Ekim 2009 Çarşamba

otomatik yazın için tinsel sayaç



Ütülü bir insan değilim ben, bu 1 yanlış anlama olsa da…
Vaftizsiz rahibelerin gözlerindeki hıçkırık, vakitsiz ikiye bölüyor gerçeği.
Zaman bitti, boşlukta artık yeni sancılar, gün doğum gel-git’leri.
Asıl sürüngen uçuşundan kork, karanlık gecenin açılan rahminden; ruhun, en azından tek ruhun alacağı nefesten.
Kapalı kapı yırtılıp bir jartiyer nefesi alıyor, bu Kadıköy gecesinde, birkaç ağaçkakan masumca bakıyor kırılan bir aynanın karmaşık aksinden.
İnsanlara değil, düşüncelere ihtiyacın var yaşlı yolcu.
Bu çokça rüya demek olsa da…

13 Ekim 2009 Salı

Umutsuzlar Parkında- kısa 1 yürüyüş


2
...
Denir mi, ama hiç denir mi,iş edinmişim ben
iş edinmişim öyle kimsesizliği
kendimi saymazsam- hem niye sayacakmışm kendimi-
...
3
...
Oysa ben düz insan, bazı insan karanlık insan
ve geçilmiyor ki benim
Duvarlar, evler, sokaklar gibi yapılmışlığımdan
...
5
...
Sanki biz olmayan insanlarız biraz da kuşkuluyuz
ya da çok kuşkuluyuz- böyle.
8
...
Ben ki bir ölüyü beklemekle geçirdim geceyi
Bir ölüyü ve onun bütün inceliklerini
...

Edip Cansever

resim:
Edward Hopper. 1942. Nighthawks

11 Ekim 2009 Pazar

Rita Lino'nun erojen dünyası

















http://rlino.blogspot.com/

Richard Kadrey'in Karanlık Et Dünyası















Ernst'ten Sade'a, Ballard'dan Wihkin'e Lovacraft'tan Delvaux'a geniş bir imge evrenine göndermelerle Kadrey'in cyberpunk et salvoları. sürrealist imgeden beslenen erotik değil pornografik bir bakışla. yüksek sanata el uzatan ama pulp olmaktan kaçmayan ekşi bir akıntı tadıyla.
http://www.kaosbeautyklinik.com/

8 Ekim 2009 Perşembe

kayıp


inandığın ve inanmadığın her şey senin değilse, elde olan hiç'se verdiğin kendi eline, bir şeyleri yıkacak gücü olmalı insanın..

4 Ekim 2009 Pazar

Eluard/Magritte





"Les necessites de la vie" (The Necessities of Life/ hayatın gereklilikleri) Paul Eluard/1945
illustrasyonlayan: Rene Magritte

3 Ekim 2009 Cumartesi

Capitale de la douleur





Alpha 60:
Böylece Alpha 60’ın mantıksal yapılanmasında oynadığı ezeli rolden dolayı ona ana bellek dendi. Kimse geçmişte yaşamadı ve kimse gelecekte yaşamayacak. Şimdiki zamandır tüm yaşamın biçimi. Bu, hiçbir kötülüğün ondan koparamayacağı bir sahip olmadır. Hiç durmadan dönen bir daire gibidir zaman.


Lemmy:
ACININ BAŞKENTİ

Gözlerinin eğrisi dolanıyor yüreğime
Bir dans, bir dinginlik çemberi
Zamanın aylası, gece beşiği ve güvenli
Ve eğer hiçbir şey kalmadıysa aklımda yaşadığımdan
Gözlerinin her zaman görmediğindendir beni

Yaprakları günün ve pembe şarabın köpüğü
Rüzgarın sazları, kokulu gülücükler
Işık dünyasını saran kanatlar
Gökyüzü ve deniz yüklü gemiler
Gürültü avcıları ve renk kaynakları

Tanların kuluçkaya yattığında doğan kokular
Yıldızların samanı üzerinde yatan
Saflığa bağımlı gün gibi tıpkı
Dünya da bağımlıdır senin tertemiz gözlerine
Ve akar bütün kanım bakışlarında senin

Paul Eluard

Natasha:
'sesin, gözlerin, ellerin, dudakların, sessizliklerimiz, sözlerimiz, yiten ışık, geri dönen ışık, aramızdaki biricik gülümseyiş'

1 Ekim 2009 Perşembe

İçMihrak/6:45



Resim Sanatı Üzerine


Ortaçağın kiliseleriyle manastırlarında ve onsekizinci yüzyılın sonlarına kadar da prenslik saraylarında tabloların toplu alımlanışı eşzamanlı değil, fakat kademeli ve hiyerarşik bir düzen içersinde gerçekleşirdi. Bu durumun değişmiş olması, resim sanatının, resmin teknik yoldan çoğaltılabilirliği nedeniyle içine sürüklendiği özel çatışkıyı dile getirmektedir. Ancak resimlerin galerilerde ve salonlarda kitle önüne çıkarılmasına karşın, kitlelerin böyle bir alımlamayı kendi kendilerine örgütlemelerini ve denetlemelerini olanaklı kılacak bir yol yoktu. Bu nedenle tuhaf bir film karşısında ilerici bir tepki sergileyen toplumun, gerçeküstücülük karşısında gerici bir topluma dönüşmesi, kaçınılmaz olmaktadır.

Walter Benjamin