7 Mayıs 2009 Perşembe

Raf belgeselinden...

"Düşman bizimle savaşıyorsa bu aslında kötü değil - iyidir:

Bana göre; bireyler, politik partiler, askerler ya da öğrenciler, hangisi olduğu farketmez, henüz size karşı bir cephe oluşturmadıysa, bu kötüye işarettir. Bu onlarla aynı noktada olduğumuzu gösterir. Düşman bize saldırdığında bunda yanlış olan bir şey yoktur, tersine bu düşman ile bizim aramızda belirgin bir ayrım olduğunun ispatıdır. Bizimle karşı karşıya gelen, aşağılamaya çalışan hatta en kötü şekilde karalamaya çalışan bir düşmana sahip olmak çok çok daha iyidir. Bu düşmanla bizim aramızda çizilmiş olan çizgiyi iyice belirginleştirir - bu aynı zamanda mücadelemizin efsanevi sonuçlar kaydetmekte olduğunun göstergesidir."

Mao Zedong, 26 Mayıs 1939.

...

"Bu yazarlar gerçekliği ancak estetik olarak algılayabilirler, politik olarak değil."

RAF

Şehir Gerillası Kavramı: [link]
(Ağırlıklı olarak ingilizcedir, eğer açarsanız baştaki almancadan gaza gelip kapatmayın...)

Kaydın Türkçe Transkripsiyonu:

"Hiç bir şey söylemeyeceğim. Bu adaletin, yöneten sınıfın adaleti olduğunu düşünüyorum ki bu aslında adaletsizliktir... Bu durumda kendimi savunmak istemiyorum...

Hepimizi öldürecekler. Ne tip domuzlara karşı olduğumuzu biliyorsunuz. Bu karşımızdaki Auschwitz neslidir. Auschwitz'i yapan insanlarla tartışamazsınız. Onların silahları var ve bizim yok. Silahlanmalıyız...

Dün gece Berlin'den radikal öğrenciler verdikleri demeçte; "eğer polis bize ateş açarsa, biz de geri ateş açarak cevap vereceğiz" dediler...

Her yıl 12.000 insan sadece kapitalizmin hizmetinde çalışmak istemedikleri için ölüyor... Yani, intihar ediyorlar...

Her yıl 1000 çocuk sadece yaşadıkları daireler onlara küçük geliyor diye ölüyor. Çünkü toprakağaları daha fazla kira istiyorlar.

Bu sistem bizi fakir domuzlara çevirecek, ta ki biz ondan kurtulana kadar...

Kapitalizmin yarattığı suçlardan biz sorumluyuz...

Bu bizim geldiğimiz yerdir. Terörist evlerin izolasyonundan, gecekonduların beton silolarından, hapishanelerden, tımarhanelerden, beyin yıkayan medyadan, tüketicilikten, güçsüzlüğün ideolojisinden, depresyondan, hastalıktan, emperyalizm tarafından baskı altına alınan, sömürülmüş insanlardan...

Bu muhabir, Kuzey Batı Almanya'da Ulrike Meinhoff'u bir genç kızken, üniversite öğrencisi olarak bilen kişiler ile 7 hafta kaldı ve rö portajlar yaptı. Ulrike, 34 yaşında dergi köşe yazarı ve radyo TV eleştirmeniydi. Batı Almanya ilk kampüs radikallerindendi, 1950'lerin ortasında radikalizm coşmamışken eve dönenlerdendi, 1960'lerde ise, yeri belli ve ünlü bir köşe yazarıydı. Yeni bir parlemento karşıtı protesto hareketi geliştiren öğrenciler arasında en güçlülerden biriydi.

43 gün sonra, Hanns-Martin Schleyer'in değersiz ve ahlaksız varlığına son veriyoruz. Başbakan Schmidt onu yeşil bir Audi'den Neuhausen(?)'daki bir parktan alabilir. Bu ölüm Moagadishu ve Steinheim katliamları yanından bir hiçtir.

Sistemin bir çok etkisinden kurtulabileceğiniz tek bir yol vardır ve o da domuzlara karşı olan şiddettir. Silahlarla ve kollektif...

Silahlı mücadeleyi başlatmanın doğruluğu, sadece onun mümkün olmasına bağlıdır.

Yaşasın RAF, kahrolsun domuz sistem!"

ps:
çeviri: Ozan Durmaz

Hiç yorum yok: