sabah hüzünle uyandım yine; ne yazık yağmur vardı yine.
açık bir ufuk vaadiyle bu şehre yeniden gelmiştim. ama hala kapalı ve nefes almak çok zor. angs kafası ile evden kaçtım, kendimi değiştirmem belki çok zordu; sanırım bir berber bulmalıydım.
kadıköy berberi insanları müşteri değil 'özne' olarak algılar ve bu yüzden berber salonu nefes alınabilir bir yerdir.
boşverin Basmanedeki toplumcu gerçekçi halkın berberi efsanesini. bunun her yerinden bir şark kurnazlığı sızdığını gördük çoktan.
3 lira sakal
5 lira saç tarife bu ve salla pati yada otomasyon bandı kafası yok, hizmet var Kadıköy ber ber etiğinde.
koltuğa oturdum, sakalları kes dedim... gerisi ustanın işiydi gereken her şey, rızam alınarak yapıldı.
kesim işlemi bittince yüzüme bir havlu örttü ve 2 eli ile boğazımı kavradı, dedim ki -işte bu işaret sonunda, Tanrı hükmünün binlerce eli olabilir, hadi üşenme bitir şu işi...
bitirmedi ne yazık sadece uzun bir masaj yaptı, ödemeye yansıtılmayan.... neden der gibi baktım. çok gergin duruyorsunuz bu sabah -dedi usta.
sanırım yağmurdan ve geç kalan bahardandı her şey.
teşekkür ederek ve her zamanki gibi çırağa küçük bir bahşiş bırakarak terk ettim salonu. adımlarımı yalnızlığın ve yağmurun ritmine bıraktım.
parçalanmış hayatlar...pekte özenilecek bir şey değildi. en azındna uzaktan berbat göründüğünü geçte olsa kavramıştım.
ama evren ile bütünleşecek yeni bir yalnızlık teorisi hala icad edebilirdim, dünyanın sonu gelmeden.
sanırım bu kentte öleceğim...
1 yorum:
"saatler" olsun
Yorum Gönder