Eylül bu günlerde en sevdiği şarkının ‘toz pembe hayaller’ olduğunu söyledi. Kral tv izliyormuş klipi…
Pembe kız çocukların rengi oldu artık. Çoraplar, etekler, tokalar, çantalar hep pembe. Barbie’den Vinx’e bir dönemsel model ve buna bağlı gelişen kültür.
Bense hep Eylül ile yan yana geldiğimde düşünce hastalığına yakalanıyorum, yine. Sait Faik’i düşünüyorum nedensiz. Derin bir melankoli kaplıyor tüm varlığımı. Bunun şarkı ile ilgisi yok, sadece yaşam ile alakası var. Yutkunuyorum, gam çöküyor içime. 9 yaşında kızların Portishead, Pink Floyd dinleyecek hali yok. Her zaman dediğim gibi ‘her şey olması gerektiği gibi oluyor’.
Bu yalnız dünyada, herkes kendini büyütüyor. Bense hep yapamadıklarımıza üzülüyorum. Neyse, kahır…
İsterdim her yolda olayım, yolcu olayım bu hayatta, zararım yek kendime olsun.
Söz artık ‘bazen’ değil, çoğu zaman kifayetsiz kalıyor.
Açıyorum ekranı manken devşirmesi kadın acı gerçekliği açıklıyor: toz pembe hayaller vardı, pembesi gitti tozu kaldı…
1 yorum:
Eylül'ler, Dilara'lar, Ece'ler...
Onların rengi pembe, kahramanları Winx. Ne tutku ile bekledikleri bir kırmızı ayakkabıları var şimdi ne de Kırmızı Başlıklı Kız'ları..
Senide Eylül'üde çok iyi anlıyorum.
Evet belki bir bilgisayarımız yoktu bizim ama her ay çıkmasını beklediğimiz çocuk dergilerimiz vardı bizim. Okurduk,çizerdik, öğrenirdik, eğlenirdik..
Bu yüzden ben yapamadıklarımıza değil de en çok yapamadıklarına üzülmekteyim.
Çok hızlı tüketim toplumu olduk. Ve onlar gördükleri,aldıkları ile ilerliyorlar.
Biz Saitleri okumaya ve düşünmeye devam edelim ve bu ruhuda onlara aktaralım diyebilirim sadece..
Yorum Gönder