4 Nisan 2009 Cumartesi

Düş Molası


Sanırım 1 yüzyıldır bu ıssız boşlukta kilitliydim... Sonra 1 gülüş.
-sahil güzel değil mi? -dedi çocuk
-göremiyorum-dedim.
-görmek için gözlerini açmalısın-dedi.
Gülüştük, güldük, inan çok güldük; katılasıya.

Karşımdaki sahil çok güzeldi, up uzun ışıklarıyla; düm düzdü. Herkesin uyumak ya da ölmek isteyeceği rahat bir yatak gibi.

-ayın 1 ritmi var denizin üstünde
-olmamalı mıydı?
Uzanıp kırmızı rüzgarlığının kapşonunun çözüyorum. İpek sarı saçlarını okşuyorum. Sarılmak istiyorum ama uyanırım bu düş yarım kalır- diye korkuyorum…

Sessizce iç geçirip, yine sıkıcı 1 insan olmuşsun dobiş- diyor. Salakça sırıtıp, açıklamaya çalışıyorum; beni durduruyor.içlerine baktıkça çakan gözlerimiz parıldıyor yine. Tam konuşacakken parmağını dudaklarıma götürüyor.
-çok düşünüyorsun, düşündüğün kadar yaşasan hoş olurdu
-çabalıyorum aslında ama yaşam fena
-yaşam fena. Var oluş facia:) senin için geçmiş be baba
-haklısın be prenses, haklısın yaşamayı bilmek, kıvırmak gerek
-bence çok düşünmemelisin, düşündükçe sadece üzülüyor insan
Cebinden ışıklı yoyosunu çıkardı; ki onu 1. sınıf karne hediyesi olarak almıştım.
-yanlış olan acı belki de Perşembe
-ama acıyor insan, bazen.
-bazen:)
-ama zor…
-bak baba; insanları yanlışları ile sevmelisin.
-hımm… İnsan bazen kendine bile katlanamıyor prenses
-haklısın ama 1 insanı sadece o olduğu için sevmeliyiz. Sevmek bireysel bir şeydir.
-bi şarkı var kimse kimseyi sevmez diyor
-desin, boş ver. İnsanların sevgisiz ya da ruhsuz olması onların sorunu. Sen demiyor muydun biz işimize bakıcaz, hep önümüze bakıcaz diye?

Gece sahil boyunca büyüyordu. Tuhaf 1 ışıltı vardı denizde, yaraları diken, iyileştiren. Çocuk kırmızı rüzgarlığı içinde yoyosunu sallamaya devam ediyordu. Yukarıya aşağıya… Ve her hareketiyle yaşam yeni gedikler açıyordu boşlukta.
Sustum, gecenin ve bilge çocuğun seyrine daldım… Gülümsüyordu. Gülümsedim. Gülümsedi…
Sonra birden o tuhaf hışırtılı cep telefonu inlemesi. Saat 08:00; yetişilmesi gereken 1 iş vardı. Saat 04:00’e kadar içmek ya da yalnızlığı bahane kabul etmiyordu hayat.

Olsun, yine de gülümseyerek kalktım ve kocaman 1 gerindim karşımda büyüyen sabaha.
Bir an önce akşam olmalıydı; düşümde büyüyen Eylül’ü aramak, hayalini koklamak için.

Hiç yorum yok: