29 Nisan 2009 Çarşamba

Kadıköy Portreleri 1/ Junky Oğlan


işçi sınıfı ile bağlantı sahibi olsan, seni Brooklyn'e Son Çıkış'a yakıştırabilirdim. ama, yok...
sanırım Rene haklı, sen bir Henry Miller prototipisin. ama yazmalısın, ama yazmalısın çok çok. sen şu an anda sadece Miller gibi yaşıyorsun, çok çok az yazıyorsun. gerçi senin hayali teşkilatın kuram değil silmesikmesikilme yaşam pratiği üstüne. Sen Miller'dan daha Beatsin, bitiksin.
kızma bana o delim kelam etti diye üstüne, ne biliyorum ki 3 kelime ve de biraz haliyet-i ruhiye. hem kimseye de bir şey söylemedim, flört bile etmedim sizin hayali örgütle; neyse.

sikik gecelerin yalnızlık ritmi, alacakaranlık bed kuşağı gibi koca kanatları ile çökerken Kadıköy'e sen gelip patlıyorsun, patlatıyorsun, kopuyorsun bir yerden çıkıp yırtık dondan gibi fırlayıp; enerji veriyorsun bizlere. kokain'in ritmi hep geceyi böler, hem de ustura gibi iki'ye böler. benim gibi ortayaşlı ayyaşların unuttuğu bir simya formülüdür bu.

ama bazen de gelirsin, sadece düşersin geceye, gözlerin kanlanmış, dudakların patlamış, Basmaneye takmış bildiğin oğlan işte. katatonik ve patetik. ve ben hep bu anları unutmak isterim.

seni simya ile yıkanmış neşenle anmak isterim en azından portrelerim bu yüzden be. dünyanın o son günü seni anacağım bekle.

Hiç yorum yok: